Bugün kendimi terk edilmiş bir kasaba kadar yalnız hissettim. Sahip olduğun onlarca eve rağmen yalnızsın. Üstelik evlerin de camları kırık. Bi yeri terk etme lüksüne henüz erişememişken bi sigara yaktım ama kedimle göz göze gelince onun bana daha iyi geleceğini düşünerek sigarayı fırlattım. Zam gelmiş, pahalı diyorlar. Boşver, kedim daha değerli. Üstelik kara kedi. At onu uğursuzdur derler hep ama kendileri beyaz oldukları halde uğursuzlar. İnsanların hayvanlar konusunda bile ırkçı olması ne tuhaf. Kedi gidince yaktım sigarayı bir güzel içtim kahvemle birlikte. Kahve ve sigara kuşağını yakaladığıma sevindim kendimce. Etrafıma bakındım kül tablası bulamadım. Son travma ile birlikte başladım bu illete. Hava, dumanı kadar griydi, hatırlıyorum. Van Gogh'un mahkumları gibi bi elimde sigara bir elimde kahve gezdim küçük odamda. Mavi kokulu bir mumum var nadiren yaktığım. Bastım sigarayı ona. Ateş değince mis gibi koku saçtı etrafa. Mumun maviliğini izmaritlerle kapladım bütün gece. Üstelik en sevdiğim mumdu. En sevdiği dondurmayı abisine kaptırmış çocuk gibi ağladım bütün gece. Böyle zamanlarda kendimle kalmalıydım. Çevremden yeterince nasihat alıyordum. Ama onlar bilmezler. Bir sevgide hiç olmanın verdiği azabı tek fotoğrafa sığdırmayı bilmezler. Uyuyunca geçer derler, dediklerini dinleyeceğim tuttu. Uzandığım yatakta kulağıma gelen o tını hıçkırmama sebep oldu. Gözyaşlarımla kafamı yastığa gömerek irkildim ama çoktan yastığıma rimel bulaşmıştı. Üstelik en sevdiğim yastığımdı.