-Hanım şşşşt, uyudun mu?

-Sessiz olsana bey, yeni geçti kızancığımın içi. Uyumadım. Uyku tutar mı hiç, oğlan fena hasta, hekim çağırmak lazım dedim sana da dinlemedin.

-Eyi eyi yarın şehre inerim, akşama hekimle geliriz. Sen sıcak sıcak ıhlamur içiriver sabah. N’apalım olacak bunlar çocuk, daha.

-Ahh ahhhh, anam haklıydı, aklı havada o Mehmed'le hayat geçmez kızım dediydi. Ah rahmetli anam. Çok sorumsuz bir babasın! Bey. Bak sobada kömür sönmüş, buz kesti ayaklarım.

-Karnım da acıktıydı. Kalkayım da yakarım, doğru dersin hanım. Havalar soğuk, biz bari hasta olmayalım.

-Hazır kalkmışken hayvanlara da bakıver. Karabaş'ın sesi çıkmaz oldu. Zaten elde avuçta bir şeyimiz kalmadı. Baytara verecek paramız da yok. Kurban bayramı tez gelse de şu öküzleri elden çıkarsak. Yaşlandılar iyice.

-Kuzucuklarım onlar, kuzucuklarım. Bir şey olmaz evelallah. Haydi hanım. Yat sen, ben ayaktayım. Oğlanın ateşine de bakarım. Bak evham yapıyorsun. Çocuk onlar, hasta da olur, usta da olur…

-Sen var yaaa...

-Ne ben var yaa, gül kokulum, de hele.

-Hadi Mehmed’im. Hadi...

-Allah rahatlık versin…


...