Ay gibi parlaktır şimdi senin yüzün.

Karanlık odalarımı aydınlat ne olursun.

Güldü mü yüzün, gül değerdi yüreğime.

Bir orman fışkırırdı parmak uçlarımdan.

Güldü mü yüzün, sabah ezanında bir kuş selamlardı ninemin balkonundan.

Şimdi tahirdir senin ellerin, içimi tut ne olursun.

İçim biraz öksüzdür benim.

Tahir ellerin değdi mi içime, inan, uçurtma yarışları gibi şenlenir gökyüzüm.

Ne tuhaf şey seni sevmek.

Ne tuhaf ve ne güzel...

Böyle hüzünlü bakma ne olursun.

Sen böyle hüzünlü oldun mu, bağrımın taşları başıma yağar.

Sen, şimdi nasıl desem...

Fatih'in fethi gibisindir.

Nasıl günahtır değil mi? Seni kanlı sevaplara benzetmem.

Affet beni ne olursun.

Sen şimdi bir üzüm tanesisindir...

Temiz bir toprakla şifa, ezildikçe şarap,

Adımladıkça toprakları bağ, biraz ağlasan harap olursun.

Toprağımla şifa ol ne olursun.