Sadece, uzun sararmış çayırların arasında patika toprak bir yoldan yürürken çıkan kum çakıl karışımı seslerin kendisini rahatlattığını hissetti. Esen hafif sıcak rüzgâr eşliğinde ağaçların dalları arasındaki yapraklar sallanıyordu, uzaktan gelen kuş sesleri sağır eden bu sessizliğe renk katarken yoluna devam etti.


Evrenin varlığı ve yaradılış üzerine kuşların hangi yararlı amaç uğruna öttüğünü araştırmayız der Johannes Kepler, çünkü ötmek onların zevkidir. Kuşlar bunun için yaratılmışlardır. Bu nedenle insan zihninin de evrenin sırlarını araştırma zahmetine niçin katlandığını sormamalıyız. Doğa giz dolu o denli değişik hazineyle kaplıdır ki, bütün bunlar, insan zihninin hiçbir zaman taze gıdalardan yoksun kalmaması için yaratılmışlardır.


Belki de sırf bu nedenle doğada olmak insanı iyi hissettiriyor. İnsan zihni bir şeylerle meşgul olmaktan, arayıp bulmaktan asla vazgeçmiyor. Saplanıp kalmaktan, aradığını bulamamaktan, korkmak pahasına daha önde giden yaradılışı olmalıydı yaşamını sürdürebilmesi için. Öte yandan çelişkilerle dolu olan şey, kendimize hedef olarak belirlediğimiz noktaya ulaşmak için kaçındığımız girmek istemediğimiz yollardan geçmemiz gereğiydi. 


İç dünyamıza yapılan heyecan dolu yolculuklar bu patika toprak yolda yürümekten farksız.


Bazen size manevi acılar çektiren berbat bir mücadele gereğine sebep olsa bile verimlidir. Hatta sırf bu yüzden verimlidir. Kendi kendinize oluşturduğunuz bu düzen, geceyi gündüze katıp geçen günden daha çok faydalandığınızda özgürsünüzdür. Önemli olan bu özgürlüğü ziyan etmeden nasıl kullanacağınızı bilmeniz ve bunun için de kendi rotanızı belirlemeniz gereğidir.