Ah, ah, benim içler acısı Vah'ım,

Gözlerimin içinde öfkem Vah'ım.

Kalmıştır kaç esrarlı gözde ahım?

Kalmadı vahımdan aklımda başım.

Nerede dağlara sığmayan kara şanım?

Ne şanım sığar mezarıma şimdi ne aşkım.


Ah benim iç geçirdiğim Vah'ım.

Kupkuru gürültü ile dolar seninle başım.

Şu, ıslak gözle dolu diyarda kalmadı zamanım.

İsmini bilemediğim bir melun zatın,

Zalimce nefesinden aldım bende payım.


Kara gözlü Vah'ım.

Pişmanlığım.


Getir bana Şam'dan zehirlerini,

Çöllerden göz yaşı ile karışık bir bardak su!

Bir bukle küfür getir göğsüme!

Bir yaşamdan geri kalanı getir bana,

Getir, getir de git.


Ah ki Vah'ım.

Şimdi soluklarım yavaş,

Kırık bir hüsran içimde,

Senden geçmeye yürek,

O yürek var içimde,

Küfreder durur ağzım işte,

İçindekine. Yüreğine...


Aman Şahım, gâh Vah'ım.

Ölüm sürür seni içimde,

Zaman sürür seni içimde,

İçimdesin ahınla lakin,

Mezarın içinde,

Ölüm bırakmaz, hiçbir şey insanın içinde.


Vah ki, ne vah!

Bir ömüre bedel, küfür,

Gidip gelmeyen oğul,

Doğamayan evlat,

Durulmayan kan,

Dolmaya az vakti kalmış boş mezar,

Gibi vahımsın, canım Vah'ım.


Ahımsın sen dünyaya Vah'ım,

Cennetten sürgün sensizlik,

Cehennemi bile özler insan,

Seninle yanacaksa canım, canım.


Felaket tellallarından duyulmak üzere,

Vah ki ne vahsın sen, Vah'ım.