Altındaki demirler paslı,
Gözlerinizin içinde bir çember,
Kumpanya perdeleri kapalı.
Verandada tütün saranların ellerinde nasırlar,
Sarayların minarelerini sayıyor küçük haspalar.
İnsanın hayatına bölünen bazı varlık yaşamları var,
Şehrin bulvarları birahane kaynıyor,
Sorsan içinde ayyaş yok.
İki dal sigaranın hesabı, altı altın külçesi eder dediler,
Sanki avize taşlarında yansımamı gördüler.
Ben memur meziyetini sökenlerdenim,
Hakkaniyetten bile önce insanın öldüğünü gördüm.
Bunlar sever yalanı, kandan bile evvel vardı palavra.
İpe boyun eğen halkın, çuvala taptığı şiddet yuvası.
Burası dünya değil,
göreceğimi gördüm, inandığıma sığınmama müsaade etmediler.
Doğrudan vurulmuş bir adamı yanlışından astılar.
O mahkemeye ben de çıktım.
Tıkır tıkır yazan bir daktilonun karşısında, beş dakikada vergilerin çetelesi tutulup
iki dakikada faturayı kestiler.
Mütevazıyız, çok şükür!
Zamanın vergisi de olur elbet, bir nefes fazlası hep kefen parası.
Sözde insanlar korkar Allah’tan. Yediğine şükreder de haramına göz kırparlar.
Rıskını emeğinden sökenin günahı da vebali de boynundadır.
Siz hangi kolyenin hesabında zırvalarsınız?
Burası dünya değil,
Gördüklerimizden kaçarken inandıklarımıza sobelendiğimiz mıntıka.