Kendimden Hallice- Seni Kimseye Anlatamazdım


Mabel Matiz- Bir Hadise Var


Bu nefret ne zaman her yeri sardı da bir sarmaşık gibi hiçbirimiz göremedik bilmiyorum, çok eskiye dayanan bu nefret sarmaşığı şimdi birbirine düşman olanları bile boğuyor, meğer büyüyene kadar her fikir onun kuklasıymış. 


**


Şimdi ne olacak? Düzene alışmış iç sesim bu düzensizliğe ilk isyanını başlatmıştı bile, her şeyden kurtulsam bile kendimden kurtulamıyordum. Cebimden gelen sesle irkilerek doğruldum, Sinan'ın telefonu bende kalmıştı, bir numara arıyordu. Arabam için arıyor olabilirdi polisler. Aramayı cevapladım


"Alo?"


"Aptal Buçe" Sinan'ın sesini duyunca telefonu kapatmayı düşünmüştüm ki aklımdan geçeni okumuş gibi devam etti


"Sakın telefonu kapatayım deme, neredesin şimdi?"


"Sana ne Sinan, neredeysem neredeyim bir bırak artık peşimi"


"Ha peşini bırakmayan ben oluyorum yani, telefonum sende zeka küpü arkadaşım, şimdi gidip telefonumu çaldığına dair ifade vereceğim, o zaman görürsün kim kimin peşinden koşuyor."


"Tamam telefonunu geri getiririm" bunu söyledikten sonra yüz şekli gözümün önüne gelmedi desem yalan olur, muhtemelen tek kaşını kaldırmış inanmaz bir ifade ile devam edecekti cümlesine


"Şaşırdım, uzatman gerekirdi konuyu, nasıl bir insansın Sinan, hiç mi vicdanın yok falan demeni bekliyordum, hayırdır medeniyet güncellemesi mi geldi sana? Çirkeflikten kurtulmanın şerefine bu günü her yıl kutla derim" 


"Sinan hastaneye geliyorum, o zaman alay etmene devam edersin" telefonu kapatıp gerisin geri yürümeye başladım, gelirken bana çok uzun gelen yollar şimdi kısalmış gibiydi, belki de düşünce yükünden kurtulduğum için omuzlarım hafiflemiş ve adımlarım kolaylaşmıştı. Bir müddet yürüdükten sonra hastaneye vardım, Sinan elini çenesine yaslamış bacak bacak üstüne atmış geldiğim yönün tersine bakar vaziyette oturuyordu, birkaç büyük adımla yanına gidip, 


"Telefonun" diyerek cebimden çıkarıp ona uzattım telefonunu, irkilerek bana döndü 


"Bu kadar mı?" 


"Anlamadım?" bacaklarını ayırıp ellerini birleştirdikten sonra 


"Diyorum ki hakikaten hiç mi merak etmedin? Yani gözünün önünde bıçaklandım, hiç tanımıyor olsan bile en azından durumumu öğrenmek için yanıma gelebilirdin."  


"Durumunu öğrenmek için yanına gelmeme gerek yok, seninle ilgilenen hemşire zaten bana iyi olduğunu söyledi." 


"Merak ediyorum Buçe gerçekten nefret dolu falan mısın?-" sözünü kesip gözlerimi üstüne diktim


"Sen kimsin Sinan? Tanımadığım bir adamdan başkası değilsin, ben seni tanımıyorum bile, katil misin, gaspçı mısın, hırsız mısın, sapık mısın yoksa başka bir derdin mi var? Hakkında bildiğim küçücük bir şey bile yok, hayatıma neden girdin ya da neden bir şekilde sana muhtaç kalıyorum bilmiyorum bile, bu durumda yanında kalmam aptallık olurdu. Neden tam o gece karşıma çıktın ki sanki?" 


"Aslında beni tanıyacağını düşünüyordum, tanıyacağın günü bekliyordum-" ilk kez gördüğüm bir yüz ifadesi takınmıştı şimdi, çok tanıdıktı bakışları ve muziplik yoktu, cümlesini tamamlayamadan hastanenin içinden bağırış sesleri gelmeye başlayınca ikimizde kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik, Sinan'ın odasını ararken karşılaştığım adam elinde bir silahla hastanenin ortasında bağırıyordu, çığlıklar ve kaçışmaya başlamalar uzun sürmemişti


"Gidelim Buçe" Sinan ayaklanıp yürümeye başlamıştı ama yürüyemiyordum, adam silahla dışarı çıkmıştı bile, havaya iki el ateş ettiğinde kanım donmuş gibi hissediyordum, Sinan bıçaklandığında da öylece kalakalmıştım, kaçma isteği tüm bedenimi sardığı halde ayaklarım kıpırdayamıyordu.


"Buçe" Sinan bir kez daha bağırıp kendime gelmem için beni sarsınca ayaklarımı sürüyerek hastaneden uzaklaştım, patlayan silah sesi kulaklarımda yankılanıyor ve yıllardır unutmak istediğim görüntüyü tekrar ve tekrar gözümün önüne getiriyordu. Sonunda korunmak için bir ağacın arkasında durup hala gelen sesleri dinliyorduk,


"Buçe iyi misin?" 


"Değilim, iyi değilim Sinan, biz ne yapıyoruz neyin içine düştük böyle?" 


"Sakin ol, sanki ilk kez eli silahlı adam görüyorsun" kafamı kaldırıp yüzüne çevirdim, dalga geçmiyordu, küçümsemiyordu.


"Sinan kimsin sen?" 


"Yetimhaneyi hatırlıyor musun" dedi gözlerini başka bir yere çevirerek tam o esnada telefonu çaldı, kendine gelir gibi irkilip cevapladı aramayı 


"Alo?" karşıdaki kişi ne dedi bilmiyorum ama telefonu bana uzattı 


"Seninle konuşmak isteyen biri var" şaşırıp telefonu elinden aldım. Sesimi çıkarmadan karşıdaki kişinin konuşmasını bekledim 


"Alo Buçe?" karşıdaki sesi duyunca ilk hissettiğim öfkeydi sanırım,


"Onur?" 


***


BÖLÜM SONU 


Merhabalar, hikaye nasıl gidiyor? Umarım beğeniyor ve merak ediyorsunuzdur, merak edenler için söyleyeyim ben de merak ediyorum.


Bu arada wattpad dışında BuBiSanat uygulamasında da yazıyorum, kullanıcı adım mmuhafiz, okumak isteyenleri bekleriz efenim.