Uzaklaşmak zorunda kaldığını fark ettiğinde yutkunmak yere beş kat daha yakın olmak demek. Düştüğün çukurdan çıkamıyorsun bazen. Diyelim ki uzun bir yoldasın bugün, evin ya geride ya tam önünde. Kendini nereye koyabildiğini çözmen gerekirse ve çözemezsen mesela, yere beş kat daha yakınsın demek. Kuramadığın cümlelerde boğulmak demek bazen, gülümsediğin simaları aldatmak demek. Koşup koşup nefessiz kaldıysan ve artık peşinden gitmiyorsan büyüdün demek. "Ciğerlerim güçlü değil artık." diyip o yokuştan vazgeçmek demek. Bazen yaşamayı sevmek gelirse aklına ve akşamında göğ(s)üne çöken gece senin karabasanınsa yere beş kat yakınsın demek. Ellerimi saklayabilirim ama gözlerim saklayamıyorum, gözbebeklerim titrerdi bazen. Vazgeçmek ne demek annemden öğrendim, çok güzel vazgeçeriz biz. Aynı kişiden öğrendik sevgisizliği ve sır gibi saklıyoruz yaralarımızı. Güneş doğmaya başlıyorsa ve ben hâlâ kapının altından gölgenin geçmesini bekliyorsam bu da benim aptallığım demek. İçten içe biliyorsam ne olduğumu ve tanımazlıktan geliyorsak birbirimizi, yaklaşacak yer kalmadı demek.
Başını yastığa bazen de tedirgin koy, benim içim artık rahat.