Bir veda mektubu yazacak olsaydım buraya neler karalardım onu düşündüm. Birçok şey yazmak isterdim belki de. Neleri seviyordum, neleri sevmiyordum ya da neyi son bir kez daha yapmak isterdim... Arkamda üzülecek birkaç kişi kalırdı elbet, yani kalmalı en azından, yoksa avutamam kendimi. İçimdeki yılan her gün daha çok sıkıyor bedenimi, nefessiz bırakıyor beni. O kadar sıkıyor ki nefes almak dahi acıtıyor bedenimi. İşin kötü tarafı ise onu oradan çıkaracak bir tatlı dilin kalmaması. Ben onunla yaşamaya, daha doğrusu onunla kendimi yaşatmaya mecburum. Dayanmak istiyorum hala, dünya denen bu çukurda bir şeylere olan umudumu yitirmek istemiyorum. Sevdiğim insanlara veda edemiyorum. Varlıkları beni nefes almaya zorluyor ama bilmiyorlar ki bu bana daha çok zarar veriyor. Yine de seviyorum onları. Son günlerde insanları ayrı bir seviyorum. Herkesi izliyor, dinliyor, anlamlandırmaya çalışıyorum. Saygı duyuyorum onlara çünkü aldırış etmiyorlar sanki bu adi hayata. Yine de zor günler geçiriyorlar, belki artık evlerine ekmek bile götüremiyorlar ama yine de benim gibi veda etmek istemiyorlar. Her zaman bir şeylerin peşinden gidiyorlar. Evet, bana korkak diyebilirsiniz, pes ediyor diyebilirsiniz. Siz, elalem, ne derseniz deyin, ben kendime çoktan veda ettim.