Senden

benim payıma düşen pek hatıra yok bakacak olursak

kara bir tahtanın üzerine

mavi tebeşirle ismimizi kazımıştık derme çatma konakta

eski püskü sinema koltuklarının arasında dolanıp durmuştuk

ürkütmeden sevmeye çalışmıştın

bahçedeki binbir renk çiçekleri

ellerimi saçlarının arasında gezdirdiğim gibi

güneşin kavuruculuğundan kaçıp gölgeye tünemiştik yine

başınla omzumda yer açmıştın kendine

sonra dedim ki ben de kendi kendime

parmak uçlarında yürürken bir sevdayı omuzlamak

öyle dile bir türkü tutturmaya benzemiyormuş meğer


oysaki aynı kalibre insanlardık

kavuşamazsak yazık olur, diyordum

şimdi güneşten kaçıp tüneyeceğimiz bir gölgemiz yok

her yeri güneş yakıyor

ismimiz silinmek üzeredir kara tahtadan

anı diye ceplerimde biriktirip kendime yük ettiğim bir sürü şeyden de kurtuldum

sahici yalanlarla kendimi motive ediyorum

sen ihtimaliyle zayi olmaktansa


vedandan

bana düşen pay, kuru bir hoşça kal

kendine lütfen dikkat et öğüdü

iyi dilekler ve temenniler silsilesi ve

kıpkızıl gözlerimin sebebi