Kim Milyoner Olmak İster adlı yarışmada bir soru çıkmıştı...


"1980'lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından açık arttırmada satılarak zorla çiftliklerde getirilip çalıştırılmıştı?"


Her insanın elediği ilk şık kuşkusuz medeniyetin başkenti olan İsviçre olmuştu. Ama gerçekler ne yazık ki pek de öyle değil.



İsviçre ve Verdingkinder


Verdingkinder... Anlamını pek çok İsviçrelinin bile bilmediği, bilenlerin ise konuşmaya çekindiği bir kelimedir. Verdingkinder kelimesi, "sözleşmeli çocuk" olarak çevrilebilir. Ancak gerçekte bu kelimenin ardında çok büyük acılar gizli. Bu kelime, İsviçre'nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesidir.


Peyniri, çikolatası, Alp dağları ve bu dağlarda çıplak ayakları ile sağa sola koşuşturan Heidi'si ile meşhur, özgür ve zengin İsviçre, 18. yüzyılın sonundan 1960'lı senelerin başına kadar çocuk emeği sömürüsünün benzerine az rastlanan bir biçiminin uygulama alanı oldu. Avrupa'nın ortasında çocuklar, özel pazarlar içerisinde, köle ticaretini aratmayacak bir şekilde satılmaktaydı. Batı'nın çok sayıdaki insani eksikliklerinden yalnızca bir tanesi olan bu uygulama; sözde doğrudan demokrasinin olduğu, insan hak ve hürriyetlerinin korunduğu İsviçre gibi bir ülkenin çok yakın tarihinde, bunun bir tür kölelik sistemi olduğu ancak 1974 senesinde idrak edilince bir yasayla kaldırılmıştır. Bu konu uzun yıllar İsviçre'nin konuşmaktan dahi kaçındığı bir tabu haline gelmiş, üstü örtülmüş, hâlâ da örtülmeye devam edilen bir konudur.



Verdingkinder Ne Zaman Ortaya Çıktı?


1800'lü yıllarda tarım henüz makineleşmemiş ve tamamen insan emeğiyle yapılabiliyorken İsviçre'de çiftliklerin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için devlet ve kilise farklı bir yöntem geliştirdi: Verdingkinder, yani sözleşmeli çocuk işçiler...


Devlete borcu olanların, boşanan çiftlerin ve farklı etnik kökenden gelenlerin çocukları, anne babası ölmüş veya ailesi cezaevinde olan çocuklar veya kendisi suç işleyen çocuklar devlet ve kilise onayıyla ve aracılığıyla çalıştırılmak için başka ailelerin yanına yerleştirilirdi. Papazların önderliğinde ailelerden toplanmış olan çocuklar, çiftliklere kiralık olarak verilir veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında 4 yaşındaki çocuklar bile, ev ve çiftlik işlerinde çalıştırılmak için satışa çıkarılırdı. Genellikle ucuz iş gücü ihtiyacı olan çiftlik sahipleri tarafından satın alınan bu çocuklar, anne ve babalarından bir daha görüşmemek üzere ayrılıyorlardı. Bu andan itibaren artık çocukları arayan, sorunlarını dinleyen, tecavüze uğradıklarında veya işkence gördüklerinde sahip çıkan olmazdı. Bu çocuklar diğer aile bireyleriyle yemek yiyemezlerdi. Dayak, sıradan günlük bir olaydı.



İsviçre'nin Köle Çocukları!


Bu çocuklar sadece bir devlet politikasıydı. Devlet politikasıyla, bu toplumun gözünde suç işleyen, boşanan, fakir ailelerden kurtarılıp özgürlüğe ulaştırılan çocuklardı.



Heidi... Köle Çocuk...


1827-1901 yılları arasında yaşamış olan İsviçreli yazar Johanna Spyri'nin, yazmış olduğu, bugün bile en çok okunan çocuk kitapları arasında yer alan ve filmleri, çizgi dizileri çekilen Heidi adlı romanında verdingkinder uygulamasına dikkat çektiği belirtilmektedir. Karda kışta çıplak ayaklarıyla Alp dağlarında koşuşturan Heidi'nin de aslında bir verdingkinder olduğu söylenmektedir.


İsviçre'nin kalkınmasında büyük emeği geçen çiftliklerin asıl mimarı bu çocuklar oldu. Bu çocukların sömürülmesiyle hem devlet hem de çiftlikler zengin olmuştur. Verdingkinder uygulaması için resmî özür, İsviçre hükûmeti tarafından ancak 11 Nisan 2013 tarihinde yapılmıştır.


“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!”