Nasılım? Pek iyi sayılmaz hocam. Henüz bir cenazeden ayrıldım. Tüm kasveti sırtımda hala. Bir de üstüne kafadakiler var tabii. Gülünüp geçilecek gibi değil maalesef. 38 yıl süren bir sızı. Belki biz atlamışızdır gülünüp geçilecek yaşı. Emin değilim hiçbir şeyden haliyle. Sen kimsin inan onu bile bilemiyorum hocam. Böyle kambur oluyormuş demek insan. Şimdi baktığımda gözlerim ayaklarımdan başka bir şey görmüyor. Aslına bakarsan artık tökezlemiyorum. Belki dolu tarafından görmeliyimdir bu yükü. Neye inanmam gerektiğini bilmiyorum. Sizden isteğim yardım değil, sadece biraz vaktiniz. Yükümün bir kısmını bırakıp devam etmeyi umuyorum. Neden mi? Gidecek çok yolum var. Nereye, neden gittiğimi bilmiyorum. Tek bildiğim devam etmeliyim. Yeni doğmuş bir çocuk gibi gözyaşlarıyla tutunmalıyım hayata. Neye inanmam gerektiğini bilmiyorum demiştim ama inanmam gereken bir şey olduğunu biliyorum. Bu sebeple yolum uzun hocam. Mola vermek fayda etmiyor. Yürüdüğüm bu yolda her saniyem acı dolu. Kusura bakmayın biraz fazla vaktinizi aldım. Belki sizi sorguladığınıza pişman etmişimdir. Şimdi müsaadenizle gitmem gerekiyor. Nereye olduğunu, ne zaman varacağımı, beni neyin beklediğini bilmesem de gitmem gerekiyor. Hala bir parıltı hissediyorum bu yolun sonunda. Hala o parıltıya inanmam gerektiğini biliyorum. Hoşça kalın hocam ya da hoş çakal.