Doppler ve yolculuğunu özleyenler için kötü haber: Volvo Kamyonlar’ın esas adamı ne yazık ki Doppler değil!


Ama zaten dünyanın onun etrafında dönmediğini birileri ona göstermek zorundaydı.:)


Norveçli yazar Erlend Loe’nin yazmış olduğu Volvo Kamyonlar her ne kadar serinin ikinci kitabı olarak yayınlanmış olsa da ilk kitap olan Doppler’daki gibi aynı ismin hikayesine odaklanmıyor.


Kitap, Doppler’in aynı isimli kitabının sonunda yanında oğlu ve geyiği ile bir yolculuğa çıkan karakterin yaşamı üzerine ilerleyeceğini düşündürse de yazar ters köşe yapıyor ve hikayedede de geçtiği gibi “İnsanın insana olan ihtiyacı dışında her şey hikaye” misali kitaba yeni karakterler ekliyor.


Seriden bağımsız olarak okunabileceği yazar tarafından dile getirilmiş olsa da kahramanın neler yaşadığını bilmek adına bu kitabı ikinci olarak okumak önemli. Çünkü karşılaştığı iki isim olan Maj Britt ve Anton von Borring’den sonra kendi yaşamında bir takım değişiklikler olan umursamaz görünümlü, asi Doppler için ilk kitapta olduğu gibi yolculuk, ormana değil, eve dönüş şeklinde gerçekleşecek.


Kitabın yoğunlaştığı iki isme geçmeden önce, ilk kitabın finali, kahramanın “bilinmeze, “yalnızca anı yaşamak, her türlü sorumluluktan uzak olmak ve özgür olma hissi üzerine kurulu olan uçsuz bucaksız denilen ormana” yaptığı yolculukla biterken, Volvo Kamyonlar, kahramanın “yeterince bilinmezlik ve macera” yaşadığını düşünerek bilinene, ailenin yanındaki konfora olan özleminden dolayı evine dönüşüyle bitiyor.


Doppler’in Norveç’ten İsveç’e uzanan yolculuğunda okuyucu olarak hissedilen şey zaman zaman herkesin bir araya ihtiyacı olabileceği. Bu ara tamamen her şeyden, herkesten hatta kendinden vazgeçmek anlamına gelse bile. İçinde bulunduğumuz çağı düşününce ne kadar “iyi” şartlara sahip olunursa olunsun, kişinin neredeyse neyi, neden istediğiyle ilgili durup düşünecek bir fırsatının olmadığı ya da toplum normlarına aykırı düşmemek adına bir nevi rol yaparak yaşadığı düşünülürse her şeyi geride bırakıp kaçma düşüncesi insana bir nefes alma molası gibi gelebilir. Asıl istediğinin keşfi için her şeyle araya konulan bir mesafe gerekliliği ve bununla beraber zamana olan ihtiyaç. Nitekim kahramanımız da bunu dile getiriyor.


“Eve gideceğim. Ailemi özledim. Bisikletimi özledim. Yağsız süt özledim. Yağsız süt almaya gittiğimde, alışveriş arabasını zincirinden çözmek için kullandığım araba anahtarlığında takılı jetonu özledim… Bunları özlediğimi anlamam zaman aldı, ama şimdi anladım ve eve dönüyorum.”

-Doppler


Hikayedeki ana karakterlerden birisi olan Maj Britt, yaşı itibarıyla toplumda nasıl karşılanacağı gibi endişeleri aşmış, bunları gereksiz bulan ve hatta sevilmemek üzerine de çaba sarfeden yaşlı bir kadın karakter. Kitaba adını veren Volvo Kamyonlar’da çalışan eşi Birger’in mutsuz sonlu hikayesi ise şöyledir; sonradan efsaneye dönüşecek olan “Globetrotter” fikrini (Volvo’nun bir serisi) ortaya atan kişi olmasına rağmen (Türk okuyucuya hiç yabancı gelmeyeceğine eminim bu durumun :) firma sahiplerince fikrin “üstüne çökülen” eş takdir edilmemiş ve bu haksızlığın öfkesi ile adeta acısından ölmüştür. Bu durum haliyle eşi Maj Britt’i de etkiler ve tuhaf karşılanan birine dönüşür.



Birger’in hikayesinde yaşanan yer olarak tanımlanan İsveç, yani dünyadaki pek çok geri kalmış ülkeye nazaran gelişmiş ülkelerden olsa da yazarın da değindiği üzere bu durum hemen her yerde rastlanabilen tanıdık bir hikaye. Öyle ki bir ara Norveç ve İsveçli karakterler birbirleriyle ülkelerinin ne kadar iyi olduğu üzerine tartışmaya giriyorlar. Bu durumun bir kazananı yok tabii ki. Herkes için kendi ülkesi biricik.


Ama Maj Britt bir ara Doppler’i Norveçlilerin Avrupa’da en az çalışanlar olduğuyla ilgili köşeye sıkıştırmıyor değil tabii.


Maj ve Birger’in hikayesinde rastladığımız şey esas olarak iş yaşamında yaşanan bu haksızlığın aile yaşantısı da dahil olmak üzere kişinin yaşamını ne yönde değiştirdiği ile ilgili. Aradan çokça zaman geçse de eşi Maj Britt bu konuya kendince farklı tepkiler veriyor, kurduğu internet sitesi üzerinden dünya üzerindeki insan hakları gibi sorunları dile getiriyor. Zamanında ortaya çıkmayan öfke ve suskunluk hali ileriki yaşlarda git gide yüksek dozda yaşanıyor. Bu isyan bir de uyuşturucu kullanarak vücut buluyor. Yazarın da söylediği üzere bunun savunulacak yanı olmasa da kişinin yaşla beraber bazı kararlarda ne kadar pervasız olabileceğini görüyoruz.


Asi yaşlı Maj Britt’in komşusu von Borring ise tıpkı soyadı gibi kimilerine çokça “sıkıcı” gelebilecek bir yaşama sahip. Yazarın bu soyadı bilerek seçtiğine adımız gibi eminiz :)



Tuhaf yiyecekler yiyen, yalnızlığıyla barışık olsa da hayatının bir dönemindeki birlikteliği özleyen yaşlı adamın neredeyse hayatının merkezine aldığı şey ise çok sevdiği kuşlar.


Gökyüzündeki özgürlüğü ile yeryüzündeki her noktayı evi belleyebilecek kuşlar, izci olan ve asla içeride uyumayan von Borring’in doğaya olan aşkını ve uyumunu gözler önüne seriyor.


Her üç karakterde de fark ettiğimiz şey ise her birinin hayvanlarla ve doğayla olan ilişkisi. Maj Britt ve von Borring’in kuşlara olan özel ilgileri ile Doppler’da yani ilk kitaptan beri gönlümüze taht kuran Bongo ile doğanın bir parçası olan ve insan yaşamında da yeterli ilgiyi görmeyen hayvanlarla ilgili şeylere rastlıyoruz.


İnsanın en büyük hatalarından birinin yaşamını doğadan koparak geçirdiğini düşündüğümüzde yazarın da huzurlu bir yaşamın izlerini “doğada ve hayvanlarla birlikte“ gördüğünü ilk kitaptan beri hissedebiliyoruz.


Finale doğru gördüğümüz tablo ise şöyle; İsveç’te küçüklükten beri birbirini tanıyan bu iki isim zaman içerisinde düşmana dönüşse de yazarın gönlü ikisinin de düşman olarak yaşama veda etmelerine el vermiyor.



Aradan geçen yılların bunca yakın oluşa rağmen bambaşka yerlere savurduğu hayatlara sahip yaşlı kadın ve adamın ne derece mutlu oldukları tartışılır. Fakat finalde gördüğümüz eşi ve kendi yalnızlığının öfkesini ‘kimseyi umursamayan” ama sevilmeyen birine dönüşen Maj ile yalnızlığından şikayetçi olmayan ve izcilikteki ilkelerden birisi olan “her gün bir iyilik yapmak” ile aslında farklı hayatlara dokunan von Borring, iki farklı yaşamla Doppler’e ileri yaşantısı için birer ipucu niteliği taşıyor. Yani “Bildiğimiz Dünyanın Sonu.”



Fotoğraf kaynak: https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/volvo-kamyonlar.aspx