James Gleick'in Isaac Newton kitabını okurken bir süredir arama mesafe koyduğum klasik fiziğe tekrar merhaba demek istemiştim. Liseden beri aramda fırtınalı ve yenilgiler dolusu bir ilişki vardı, fizikle. Her zaman kendimi ona karşı bir ön yargıda buldum. Üniversitede ilk şiirimi, fiziğe yazdım. O benim için kutsanmış imkansız bir aşktı. Bu yüzdendir ki ilk şiirimi ona adadım. Şiirler, bir şeye meydan okumanın en somut ve büyülü yoludur. İmgelere meydan okuyan harflerin anlamlı bir bütünü oluşturup tinsel bir armoniye dönüşmesi zaman alır ve şiir yazmak da fiziği anlamak kadar zordur.
Benim, Blake ile tanışmak için önce onu James Gleick'in Isaac Newton kitabında keşfetmem gerekiyordu. Hangi sayfada olduğunu anımsamamam ile birlikte karşıma, Blake ve onun meşhur "Newton" adlı çalışması çıktı. Öncesinde ufak bir açıklama olarak okuduğum bu isim, bende büyük bir merak uyandırdı. Sonra Blake'i araştırmaya başladım. Bu eşsiz ve meydan okuyucu olan dâhiyi hem bir şair olarak keşfetmek hem de bir ressam olarak analizlemek istedim. Benim gibi yeteneksizliğine rağmen resim yapan ve berbat şiirler yazan biri için "Cennet ile Cehennem'in Evliliği" harika bir kitaptı .
Yerçekimine ruhuyla meydan okuyanlardansan ve Newton-Blake tezatlığında yeni mısralar doğurmayı arzuluyorsan "Enerji ebedi hazdır." diyen Blake'e kulak vermelisin. Çünkü şiirler, hazların; enerji, doğanın simgesidir.