Nasreddin Hoca fıkralarının asıl konusu insandır. Fıkralarda insanın yanlışları, zaafları, çaresizlikleri, sakarlıkları nüktedan bir şekilde anlatılır. Fıkralarda insana ve diğer varlıklara karşı küçümseme ile değil sevgi ve saygıyla yaklaşılır. Ahlaki kurallara bağlılık görülür. Fıkralardaki öğretiler ahlak ve dinle örtüşür. Fıkralarda müstehcenlik, sarhoşluk ve küfüre yer verilmez. Fıkraların iyimser bir havası vardır. Güldürme, düşündürme, şaşırtma, öğretme özellikleri görülür. Fıkralardaki asıl amaç güldürmekten ziyade düşündürmektir. Sosyal eleştirinin en güzel örnekleri Nasreddin Hoca fıkralarında görülebilir. Fıkralarda sade, halkın anlayabileceği bir dil kullanılır. 

Nasreddin Hoca fıkraları dil unsurları bakımından zengin olduğu ve Türk kültüründen unsurlar taşıdığı için yabancılara Türkçe öğretiminde kullanılan metinlerdir. Buna örnek olarak William Burckhardt Barker’ın 19. yüzyılda İngilizlere Türkçe öğretmek amacıyla yazdığı “Turkish Reading Book and Vocabulary and Grammar” adlı eserinin okuma metinlerinde Nasreddin Hoca fıkralarının olması verilebilir. Bu konuyu dört başlık altında inceleyebiliriz:


1. Sözcük Öğretimi ve Kültür Aktarımı

Yabancı dil öğretiminde sözcüğün daha geniş anlamlı açıklanabilmesi için öğrenilen dilin kültürünü yansıtan metinlere ihtiyaç duyulur. Kültürü en iyi halk hikayeleri, türküler, fıkralar gibi halk anlatıları yansıtır. Nasreddin Hoca fıkraları da Türk kültürünü en iyi yansıtan metinlerdendir. Barker kitabında “Bilenleriniz Bilmeyenlerinize Anlatsın” fıkrasına sadeleştirilmiş bir biçimde şöyle yer vermiştir:

Hoca Nasreddin Efendi bir gün vaaz için kürsüye çıkıp “Ey Müminler, size ne diyeceğim bilir misiniz?” der. Cemaat der ki “Hayır, Hoca Efendi bilmeyiz.” Hoca “Ya siz bilmeyince ben size ne söyleyeyim.” demiş. Bir gün hoca efendi yine kürsüye çıkıp “Ey Müslümanlar size ne diyeceğim bilir misiniz?” Onlar da der ki “Biliriz.” Hoca “Ya siz bildikten sonra ben size ne söyleyeyim.” deyip kürsüden inip gidince cemaat hayretler içerisinde “Bir daha çıkar ise kimimiz bilir, kimimiz bilmeyiz” demeye karar kılmış. Hoca yine bir gün kürsüye çıkıp “Ey kardeşler, size ne söyleyeceğim bilir misiniz?” onlar da derler ki “Kimimiz bilir, kimimiz bilmeyiz.” Hoca “Ne güzel! Bilenleriniz, bilmeyenlerinize öğretsin.”

Bu fıkrada “bil-” sözcüğü defalarca farklı formlarda tekrarlanmıştır. Bu tekrarlar öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. 

Nasreddin Hoca’nın fıkralarında hazırcevaplı olması Türkçeyi öğrenenlerde dili kullanma becerisini geliştirir. Ayrıca kısa ve akılda kalıcı olması Türkçe öğrenenlerin kelime, cümle ve yapıları kalıcı bir biçimde öğrenmesini sağlar. 


2. Temel Dil Becerileri ve Kültür Aktarımı

Dinleme, konuşma, okuma ve yazma temel dil becerileridir. Temel dil becerileri kültürle beraber öğrenilir. Halk anlatıları özellikle fıkralar kültür aktarımı için ideal metinlerdir. Fıkraların çabuk yayılabilme özelliği konuşmayı geliştirir. Nasreddin Hoca fıkralarının diyaloglardan oluşması öncelikle konuşma olmak üzere temel dil becerilerini gelişmesini sağlar.


3. Temel Söz Varlığı ve Kültür Aktarımı

Bütün dillerde insan yaşamında ilk sırada gelen insana ve çevresine ait sözcükler vardır. Bunlara temel söz varlığı denir. Organlar, temel besin maddeleri, hayvanlar temel söz varlıklarıdır. Nasreddin Hoca fıkralarında organ isimleri, sayılar, Türk mutfağında kullanılan besin maddeleri kullanılır. Barker’ın kitabında geçen havuç ve şalgamla alakalı bir fıkrası şöyledir:

Hoca bir gün bostana girmiş. Biraz havuç, biraz şalgam ne bulduysa birazını çuvala, birazını da koynuna korken bostan sahibi gelmiş ve Hoca’yı yakalamış. Burada ne arıyorsun dediği zaman Hoca şaşırmış ve bir cevap bulamamış. Hoca “Gece bir şiddetli rüzgâr esti, rüzgâr beni buraya attı.” dediği zaman bostan sahibi “Ya bunları kim yoldu.” Hoca “Rüzgâr çok şiddetli olduğundan beni buradan şuraya attı, neye yapıştım ise elimde kaldı.” Bostan sahibi “Ya bunları kim çuvala doldurdu?” dediği zaman Hoca “ Ben de onu düşünüyordum, sen geldin.” demiş.


4. Dil Seviyesi ve Kültür Aktarımı

Dil seviyelerinde A1-A2 temel düzey, B1-B2 ara düzey, C1-C2 ileri düzey kullanıcı olarak sınıflandırılmıştır. Nasreddin Hoca fıkralarının örtük anlamlı olması ve yoruma açık olduğu için kelimelerin yeni anlamlar kazanması açısından B2-C1 seviyesine hitap ettiği söylenebilir. Fiilimsiler ara ve ileri düzey dil kullanıcılar için zor bir konudur. Barker buna örnek olarak bu Nasreddin Hoca fıkrasına kitabında yer vermiştir:

Bir gün Hoca bir kafileyle şehirden çıkıp gitmek istedi. Meğer bunun bir devesi varmış. Hoca kendi kendine “Yürüyerek gideceğime şu deveye bineyim, sefa ile gideyim.” der. Sonra deveye binip kafile ile giderken deve kükreyip Hoca’yı yere düşürür ve üzerine çöker. Hoca feryat eder ve kafile halkı bunu kurtarır. Daha sonra Hoca’nın aklı başına gelir ve “ Ey Müslümanlar gördünüz mü o hain deve bana ne kadar dert verdi, yardım edin şu hain deveyi bana tutun da boğazlayalım.” demiş.


Dil öğretimiyle kültür aktarımı yakından ilişkili olduğu için Nasreddin Hoca fıkraları Türkçe öğretiminde kullanılması gereken metinlerdir.