Yağlı Boya 'Gecenin İçinde'

Sanat hayatıma atıldığımdan beri yağlı boya benim platonik takıldığım ve kendimi ona asla layık görmediğim bir boyaydı. Biraz da masraflı olmasından dolayı sürekli pratik yapma fırsatım olmadığı için ayda yılda bir iki kere deneyip istediğim sonucu da alamayınca "Yağlı boya bana göre değilmiş ya," diyip bırakıyordum. Ama öyle vazgeçemiyordum ki yağlı boya yapmadığım halde yağlı boya için malzemeler topluyor ve istediğim renkleri azar azar almaya devam ediyordum. Bir gün çok sevdiğim bir fotoğrafçının sayfasında gezinirken bir fotoğrafına denk geldim. Fotoğrafa bakarken kendimi o sahnenin içindeymişim gibi hissettim, sanki o karlarla kaplanmış ormanın içinde gecenin bir yarısı sadece ışığı gözüken o klübede ben yaşamışım da yıllar sonra albümlerimi karıştırırken karşıma çıkmış gibi hissetmiştim. Gecenin bir yarısı olmasına aldırmadan -ilham da böyledir değil mi zaman mekan fark etmiyor geldiği an kaçırmamak için hızlıca yakalamak gerekiyor- yağlı boyalarımı çıkardım ve renkleri karıştırmaya başladım. Neden yağlı boyaya yöneldim bilmiyorum akriliklerim gözümün önündeydi oysa ki, yağlı boyalarımı hapsettiğim kutusundan çıkarmam daha zordu. Ama yağlı boyalarımla yaptım resmi. Ve sadece 15 dakika sürdü resmimi tamamlamam.

O gece asla uyuyamadım heyecanımdan, sürekli gidip resmime bakıyor nasıl da güzel gözüküyor nasıl da güzel oldu diyordum. Ertesi gün bu resmimin ufak bir serisini yapmaya devam ettim. Sonra başka bir şey denedim. Sonra başka bir şey sonra dağ sonra uzay sonra deniz...

Bugün ise kullanmaya cesaret edemediğim yağlı boyamı alıp yine büyüklüğünden dolayı başlamaya cesaret edemediğim tuvallerimin önüne oturuyorum ve her gün resim yapmaya devam ediyorum. Hatta ilk beyaz rengimi ve mavi rengimi bitirdim bile -ki bu benim için üretmeye devam ettiğimin bir simgesi!

Ve bunlar çok uzun zaman önce değil sadece Eylül ayının başında yaşadığım şeyler. Eylül ayı doğum günü ayım olduğu için belki de Sanat Tanrıları tarafından verilmiş hediyedir diye düşünüyorum bazen. Elbette işim şans veya hediye değildir çünkü çok denedim çok fazla pratik yaptım ama o gün gerçekten içimde bir şeyler parladı. Ve tam da bir yıl önce resime tamamen kendimi adadığım bir aydı Eylül.

Bu resmimin hikayesi de böyle. Belki basit belki kötü belki de hatalıdır ama benim için o kadar değerli ki hayatım boyunca başucu resmim olarak taşıyacağım bir çalışma olacak.