Her bir yağmur damlasını birer insana benzettim. Geldikleri, düştükleri ve dönecekleri yer aynı. Fakat dönecekleri yere varıncaya kadarki geçirecekleri zamanda nerede bulunup neye hizmet edecekleri, dönüşlerinden sonraki düşecekleri yerin neresi olduğunun farkını belirliyor. Peki döneceği yerin işaret ettiği yere düşen ve onun işaret ettiği görevi üstlenip yerine getirenle işaret edilen yolda esip geçen rüzgarlara kapılıp yolunu şaşıran bir olur mu? Kimi; rüzgarlara kapılıp birçoğu gibi bir çukura birikinti olmayı amacı sanıyor, kimi ise rüzgarları araç edinip amacı olan ağaca can olmayı ve dönüş gününden sonra düşeceği yere kavuşmayı görevi sayıyor.

Kimi rüzgarın da amacı kendisini bilen yağmur damlasını yönlendirip ağaca can olmayı sağlamak… Nitekim rüzgarı estiren de o, hangi rüzgara tutunacağını yağmur damlasına bildiren de o, ağaca can olup büyüten de o ve o, ağacı nasılsa büyütecek. Maksat onun estirdiği rüzgara tutunup ağaca can olan yağmur damlalarından olabilmek.