İtalya'nın güneyinde Nola adlı şehrinde doğan Giordano Bruno, Kopernik'in gökbilimini öğrenirken bir yandan ortaçağın bağnaz zihniyetiyle mücadele eden bir papazdı. Küçük yaşta Dominiken tarikata giren Bruno, Katolik inancının dogmalarını sorgulamaya çoktan başlamıştı. Bir yandan Kopernik'in gökbilimini öğrenirken aforoz edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca manastırdan kaçtı. İtalya'dan kaçan Bruno Fransa'ya yerleşerek gayri resmi işler yaparak geçimini sağlamaya çalıştı. Ancak Fransa'nın yaşanamayacak kadar tehditkar bir yer olduğu kanaatindeydi. Yayınladığı eserler Protestanlardan yoğun tepki aldı. Dinsel bağnazlığın yoğun olduğu Fransa'da uzun süre kalamadı. Çareyi Almanya'da arayan Bruno'nun girişimleri hüsranla sonuçlandı. Almanya'da da aforoz edilmişti. Bruno genel olarak hiçbir toplulukla iyi geçinemiyordu. Hafızasından etkilendiğini belirten Zuane Mocenigo adlı bir gencin davetini kırmayıp İtalya'ya geri döndü. Ancak bir umutla geri döndüğü İtalya Bruno'nun hazin sonu olacaktı. Mocenigo, Bruno'nun düşüncelerini sapkın ve gerçek dışı bularak onu Engizisyon'a (orta çağda kurulan kilise mahkemeleri) ihbar etti. Venedik'teki hapishaneden Roma'daki hapishaneye nakledilen Bruno'nun yargılanması altı yıl gecikmişti. Yargılamanın neden geciktiği de çok açık değil. Ancak Bruno'nun Kopernik kuramından doğan ''sonsuz sayıda dünya'' iddiası ve dinle ilgili meselelerdeki keskin duruşu en kuvvetli nedenler arasındaydı. Sapkın olarak ilan edilen Bruno idam edildi. Hükmü okuyan yargıçlara kendisinden daha korkak olduklarını haykırdı.