Virgüllere takılıyor ayakları kelimelerin,
Nokta koyamıyorum cümlelere,
Uzadıkça uzuyor, anlam bozuluyor,
Anlatamıyorum kendimi.
Kalem kılıçtan keskinmiş, buna da inandım,
Kuşandım kalemimi savaşa çıktım,
Kalkanlarını koydular önüme, arkama,
Zarar verir sandılar dilimi.
Savaşım kendimle benim
Parktaki ağacı kıskanıyorum mesela
Durağan bir hayat ilk bakışta
Ama kesintisiz mücadele.
İşe de gitmiyor yaşamak için
Toprağı da satın almıyor.
Dünya pahalıya satıyor kendini,
Durmadan tanımlar getiriyorum,
Ama gücüm yetmiyor almaya,
Paylaşmak istemiyor kimse evreni.
Gözüm yok kimsenin suyunda, güneşinde,
Topraklarını genişletmek istiyor hepsi,
Bir avuç toprak alıyorum elime,
Taşıyamayacağımı almam ben.
Göçebe romantiğim,
Bir avuç toprak bütün varlığım,
Dünyanın bütün çiçekleri yetmemiş,
Bir de çiçek kaplı defter almışım.
Kalemimi kuşanmışım bir de
Sonsuz yol var önümde,
Tedirginim, içimde ölüm arzusu,
Dışımda yaşam korkusu.
Söyleyeceklerim bitmeden,
Bitmesinden korkuyorum kalemin,
Doğru kullanmalıyım mürekkebi,
Akıp gidiyor durmadan.
Elime yüzüme bulaşıyor yazarken,
Biraz mürekkep birkaç yaradan ibaret oldum,
Yaralarıma üflüyorum durmadan,
Acıyor, kanıyor, yok sayamıyorum.
Yürümem lazım, güç bulamıyorum,
Taşı beni derdim dedeme küçükken,
Küçüktüm, çiziklerim vardı sadece,
Büyütecek bir şey yoktu belki,
Nazlıydım yine de, şımarıyordum.
Yaram büyük şimdi, yüküm ağır,
Taşıyamıyorum, taşıtamıyorum da kendimi,
Büyütecek bir şey yok diyorlar hâlâ,
Birkaç çizik, yükün de yok zaten.
Yürü diyorlar, yürüyemiyorum
Dedeme de taşı diyemem artık,
Ona sarılmak yetiyor ancak,
O da yok şimdi yanımda.
Tıkandığım yerde kapaklanıp kaldım,
Bir gitme fikri karıştı kanıma yine,
Bu sefer ölüme varmadı, yol buldu damarlarımda,
Önce kalbime, sonra beynime ulaştı.
Güç verdi bana can havli,
Tek bir hakkım kaldı belli,
Atacağım kendimi,
Kurtulurum kurtulmam,
Hesap vakti değil şimdi,
Çokça eksilmiştim son zamanlar
Taşıyabileceğim kadardı yaşamım
Taşıma gücüm de azaldı şimdi,
Bir avuç toprak kadarım.
Dibi delik fıçı gibi,
Durmadan eksiliyor insan,
Mürekkebimi akıtıyorum kâğıtlara kaçarken,
Ölümden kaçışın şiirini yazıyorum durmadan.
Farkındayım ama, yolun sonunda bekliyor beni.
Cetvellerim yetmedi boyunu ölçmeye,
Dedemin kumpasıyla ölçtüm karış karış,
Ölümün kumpaslarından kaçtım çok kez,
Her kaçış bir yara daha açtı tenimde,
İzi kaldı kiminin, yarayı kapattım,
Kimisi açık hâlâ, kanıyorum.
Yok sayıyorum yine gerçeği,
Hâlâ kanıyorum yaşama usanmadan,
Aklım beş karış havada hep,
Kaçarken kaybediyor bazen beni.
Bulana kadar iş açmış oluyorum kalbime,
Gelip topluyor peşimi,
Gücü yetmiyor bazen, uyarıyor,
Bırakıp gitmekle tehdit ediyor beni.
Kimseye güvenmeyeceksin der ya insan,
Kendine bile mi peki?
Aklı bile terk ediyor ya insanı,
Kalbi kalıyor en son,
Şimdi soruyorum kendime;
Kimi dinlemeliyim ben,
Benimle koşulsuz bir anlaşması varken kalbin
Nasıl yok sayıp dinlerim aklı,
Her şeyden geriye o ise kalan,
Ben onu geride bırakamam,
Bırakmamalıyım, yapamam.
İlk terk edecek olan o belki,
Yine de inandırdı beni,
Sözünü dinletiyor bana,
Kanıyorum, kanıyorum.
Kendini sürdürmek için,
Kandırıyor insanı,
Özünde yalan var,
Kan ve gözyaşı.
Aptal insan,
Kendi fikri sanıyor dürtüyü.
Ölmeden durmaz kan belki,
Gittikçe kanar insan,
Durmadan kanar,
Her söze kanar belki.
Yalan, kan ve gözyaşı,
Yaşamın özü bu işte.
Yalan, kan ve gözyaşı.
Ancak ölümle duruyor kan,
Yalan bitiyor,
Kuruyor gözyaşı.