şimdi koca bir yalnızlıkla,
küçük bir odada savaşıyorum.
tüm yenilgilerimi yitirdim,
kaybettiğim topraklar bile benim değil.
üzgünüm, seni başkasını severken gördüm.
gerçek değilmiş tüm bu yaşananlar,
uzak ve bitkinmiş hatta.
oysa tamamen gerçek gibi geliyordu.
sen etinle kemiğinle yanımda oturuyordun
yokluğumda karşıma geçtin.
işte şimdi seni daha net görüyorum;
şimdi daha keyifli ve mutsuzsun,
daha sevecen ve daha yakın ,
bana bir hayli uzak,
başkasına sevgi dolusun.
bana lüks gibi gelen her şey,
zaten olağan ve normalmiş.
anlıyorum, kabullenemiyorum.
kayboldum, burası neresi
şimdi bir kaldırımda oturup ağlıyorum,
saat gece yarısına geliyor.
bu şehir beni hangi kaldırımda ağlamazken gördü?
bunu düşünüyorum.
gidecek bir evim var,
beni buradan al desem alacak bir arkadaşım var,
ama dönecek bir senim yok.
artık oraya dönemem.
sen başkasını tüm anlamsızlığıyla,
bana yalanlarınla,
kendine bile söylemediğin şeylerle seviyorsun.
insan neyi, kimi sevdiğini bilir.
sen hep kendini kandırıyorsun.
bense bu hikayeden çıkıyorum.
seni henüz sevmeye baslamamanın gururuyla,
fakat aşık olacağımın bilincinde.
seni orada, o masada
terk ediyorum.
sen bir çiçeğe layık değilsin,
umarım hep yokuşlarda yürürsün.