Kapılar kapanır, hüzünler kapanır

Bir çeşit tecrit odası gibidir evler

Kapılar açılır, uyanır dillerdeki acı tat

Uyumamış gibi, hiç yaşamamış gibi

Kollarında altın bilezik taşıyan kadınlar

Şıkırdata şıkırdata gecenin bulaşığını arıtır.

Yer çekimi kuvveti bir anlığına yok olur deterjan köpüklerinde

Köpüklerin üstünde bir mutfak turu

Sanki mutfak mutfak değil de beş numara dört yıldız bir hızlı tren kompartımanı

Sanki dua, sanki gerçekleşmemiş bir dilek ve

Bir zeytin çekirdeğindeki hayat fışkırır madeni ellerinden.

Açılan bir perde büzgüsündeki desen olur yüzü

Paçalarında binlerce çocuk, sokaklara sığmaz çıksa

Hacı yağları dökülmüş kaldırım taşları takılır ayaklarına

Limon olsun istemiştir oysa çok değil mandalina olsun istemiştir kokusu

Seyrek sepirdek saçları hep aklında,

Allayamadıysa yanakları da.

Bir hüznü devamlı taşımaktan yorgun gözleri kapanır şehir içi dolmuşlarda

Kapılar tekrar kapanmadan o önemli soru gelir

Kimse sormasa da gelir

"Akşama yemekte ne var?"

Üstüne yapışmıştır bu, kendiliğinden gelir

Kapılar açılır, süzülür yalnızlıklar sessizce

el alem silsilesiyle,

yaşanamayanların üstüne iki tane yumurta kırılır.

Hayat araba sürmek gibi otomatikleşir bir süre sonra aslında,

Şoförün yan koltuk vitesi olmasa.

Durdurulur kadın, tam köri kokuyorken burun delikleri,

Sülfürlü tabaklara doğru yaşarır gözleri.

Kapanır kapılar, açılır kapılar kapanır kapılar.

Kapılar her şeyi görür, ondan gıcırdar.