Vazgeçtim. Beklemekten, ummaktan, anlamaktan… Geçtim bilmem kaçıncı kez o yoldan. Her seferinde daha büyük hayal kırıklığı yaşadım. Yaşıyorum bütün o acılara rağmen. Ne zaman canım yansa daha çok tutunuyorum küçük bir an’a. İyileştirmeye çabalarken unutuyorum hep benimle kalacak izlerini yaşanmışlıkların. Yoğuruluyorum; hayat seninle, getirdiklerinle. Oyalama beni, kızgınlıklarla. Gördüm o beklentisizliği kalbimde. Dünler gözlerimi incitiyor. Uykularım bedenimi… Bütün şarkılar gözyaşımla sevişiyor. Gecenin huysuzluğunda yıldızlar dans ediyor. Nankörlük edip yine sabahı bekliyor düşünceler. Aydınlanan aynalarda sürülen bahar renkleri mi beni yaşatacak? Fistolu gömlekler ile topuk tıkırtısında aşık oldu zannediyorsun Ferhat Şirin’e.


Aşk, bir yanılsama mı? Yaşanırken pamuklara sarıp tek kibritle küle döndüren. Küllerinden eser kalmayınca rüzgarlara düşman olunan. Binbir fırtına tuttu beni. Seni, bizi… Evet tam olarak hepimizi. Yandıkça yabancılaştık. Kim bu bendeki! Bedenimdeki yabancı! Çığlıklarını duymaktan yoruldum. Kimsesizliğinin dudaklarıma dökülmesine fırsat vermiyor. Anılarımda dolanırken kayboluyor. Yarının yankısında var oluyor.


Geceleri terk etmek mümkün değil mi? Sessizliğini paramparça ediyorum. Oysa en çok o sessizliğe vurgundum. Uykularım kayıp, şehrin ışıklarında gizlenmiş özlemlerimle yastığıma sarılıyorum. Sanıyorum yalnızca nefesimde yaşamak hissi. Kitapların kokusuyla birkaç satır beliriyor zihnimde. Yaşanmış ve yaşanacak olanlara şiirler yazıyorum. Kelimelere boyanmak ruhumu doyurdukça var olacağım. Bu bendeki yabancıyla..