Aldandım. Yaşamanın en temel yapı taşını ararken kayboldum. Islanmış taşlara direnemedi pürüzsüz ayakkabımın tabanı, düştüm. Artık yeter, vaktin geçmesini değil, yaşamak istiyorum derken nefes almayı ıskaladım. Yamuk, plastik bir pencereden bakarken aradım dünyayı, oysa oradaki her şey odanın yansımasıymış. Yansıyabilğimi çok sonra anladım. Ne yolda kalabildim, ne de dünyayı bulabildim, kayboldum. Hani o bulmak için kaybolmak gereken şeyler gibi değil de, yolu bulamayıp gittiğin yöndeki anlamsızlığa acı atmak gibi.