kandan akan nehirlerde yüzdük

gözlerimize çekilen dağları aştık

doğururken ve batırırken güneşi 

olmazlardan bir hayat çıkardık kendimize


yeri geldi toprak başlarında bekledik 

zaman zaman göğü

zaman zaman denizleri izledik 

şimdi neredesin bilmiyor iki gözüm 

işitmiyor kulaklarım 


anlamazdı seni beni bizden başka kimse

sonra vardı tabii ikinci tekiller

yabancıydı bize biraz olsun 

sonra biz çıktık 

bizlikten 


iki yabancı iki uzak

iki tekile dönüştük 

isimlerimizin yan yana yazıldığı 

dört bir taraftaki duvarlar kaldı arkamızda


bazılarına boya vurdular

bazılarını yıktılar

tıpkı ikimiz gibi 

ayrıldı onlar da


geriye kalan anılar

hasret rüzgarları estirdi 

anlamadın çoğu zaman bunlar aynalar içindi

zaman zaman anladın bizim içindi 

zaman zaman yanındakilere yordun 


dünyaya olan hıncımı aldım senden 

sen de aldın bazen bazen 

yalanlar iftiralar uçurduk oradan buraya

kafdağına sarıldı yalnızlığımız


vedalar topladık buket buket 

antik kentlerde gezdik 

son kez sarıldım sana

son kez değdim benliğime 


senden önce bilmezdim

nasıl edilir veda

hoş hala tam kestiremiyorum

zikrederdim ara sıra da olsa


her son yeni bir başlangıçtır hep 

ama biliyorum içten içe

ellerimdeki kanlar 

yüzünde bir yerlerdeydi


ve biliyor tanrılar dahi 

yan yana düşecek küllerimiz 

ne de olsa

yansımalara edilmiyor veda