ellerinde bir tutam cevher, düşünüyor, bunu nasıl sokacak yüreğine? sorduğu tüm sorular cevapsız ve baktığı tüm aynalar yansımasız. dönüyor ekseninde zihni çalkalanıyor. sanırsam dünyayla eş zamanlı olmayışındandır. tolstoy'u okuyor, tanrı'yı okuyor meleklerden, hatta bazen insanları da okuyor gözlerinden ve bulamıyor hiçbir şey aklına yatabilecek. kıvrımlanan bedenler alevmişçesine kaçıyor hepsinden sanki korkmuşçasına gözlerinde perde olmayışından. sevişirken karıştırıyor, bazen ruhlara değil, tenlere dokunulur, almıyor sancıları. sancılardan bir hayat doğuruyor, bir de bakıyor ona, büyütüyor! bazen alkol falan giriyor kanına, ayıkken bile bayık olan ruhu iyice eziliyor çektiği çünkü işkence aslında. her şeyin sahibi insandır ve bilmez hiç, beden ruh ile bir frekansta yaşamakta ve zihin ruhu ezer eninde sonunda. her şey kalpte doğar, yürekte büyür, mezarda sulanır. ruh, eski caddelerde dolaşmaya devam eder. yalanlara çoktan kanmış beden ıssız ve sonsuz yollarda, kıtalar arasında ararken aşkı hatta be hatta bazen tanrı'yı, kendisini kaybeder. bundan sonra hiçbir pusula kuzeyi göstermez, hiçbir ışık yolu aydınlatmaz ve tıkanmıştır tüm yollar. artık yaşanan tek gerçek rüyalardır insanın aşk yolunda kendini kaybedişinin ardından. bazen cümlelerin çevirileri yoktur, bazen izahı ama kendi dilinde alırsan bir şeyi er ya da geç anlarsın hep, hazmetmese bile beyin.