Ne günler görmüş ne ömürler yaşanmış

Köhne ve kuytularda.

Azla yetinmek diye bir şey kaldı

Bir zamanlar yürümek varken

Sessiz sedasız bu sokaklarda.

Yaşamak iki dudak arası

Ve nice gönüllerde kaldı yarası.

Her an her şey olabilecek gibi

Her şey sorgulanmaya değer.

Sağlam olanın

Yıkılmaya yüz tutmuş ihtimali ile

Hangi çağ denir ki buna.

Etrafına şeffaf bir poşet sarılmış

Yabancısı olacağımız bir an gibi duruyor.

Bizler öncekiler, sonrakiler ve niceleriz.

Aklım kabına sığmıyor gene

Akıp gitse görse de dibi

Takdir edilesi ne varsa sizde.

Güngörmüş niceleri görmüş

Gözlerinizle bakın birbirinize.

Ben yalana kadirim bu aralar,

Sızıp gitmekle tutunmak arası

Bir İstanbul sabahında mesela.

Karlı bir havanın inadıyla

Kürt'ü Türk'ü Rum’u Ermeni’si,

Kimin ne duası ne çilesi varsa

Kar tanelerinin ardından

İstanbul’un kalabalığına konduruyorum.

Hangi aralıkta neye denk gelirseniz

Üşüyorum bakarken size, üşüyorum.

Yansın yüreğiniz sizin de

Aynı acıya aynı belaya düşmüşsek.

Bana üşümesi kaldı kalabalığınızda.

Yansın yüreğiniz sizin de

Aynı acıya denk gelmişsek.

Küllerinizi soğutmak bana kalsın.

Elveda bu şiirle o zaman

Benden sonrakilere ve nicelerine.