kırık camlarda yüz tutan aksim, bütün müdür?
ey durmadan koşan atlara inat, çatlak uzuvların
ey akıp giden zamana inat, bozuk saatlerin rabb'i
üstüme zırh bilip kuşandığım fısıltı
/senin miydi/
renksiz bir zemheriyle göğüs göğüse çarpışmamın zevki.
şimdi hangi yüzümü dönsem bahara
ardından ikindi çıkmazı.
önümü kesen kırlangıçların gözlerindeki hiçlik-
ölüm/ü kesen doktorların elleri paslı
bir bütünüm desem ellerim eksik
küçük puntolar eşliğinde yankısız bağırışlarım
hiçliği dolduramam ki.
silahlar sustuğunda başlayacak şarkımız
kurşunlardan evvel değeceğim şakaklarıma
bununla alsın ne yaparsa yapsın rabb'im
sahi ne yapılabilir ki bununla?
alnımı terletirken bir ideoloji
kirpiklerimden dökülüverdi gökyüzü.
silahlar başladı -şarkılar sussun!
bir kurşunu göğsümde yumuşatamam ki.
serhat aygün
2024-08-17T02:29:01+03:00teşekkürler büşra, dinleyeceğim :)