''güneşi uyandıralım seninle

yeni coğrafi olaylar keşfedelim

eskimiş şu gök yüzüne

yepyeni bir tanım getirelim

ve 

mümkünse

şu yer yüzünü

kahkahalarla donatalım

günaydın!''sabah erken uyandım. sanırsam saat 6-6:13 gibiydi. kalktım elimi yüzümü yıkadım. kızlarım hala uyuyordu. mamalarını koydum,sularını değiştirdim ve kumlarını temizledim. sonra üstümü giymeye başladım. jilet gibi olmalıydım. çünkü sabahın 9'nuna toplantı koymuşlardı. evden hemen çıktım. araca bindim. yetiştim. şu trafik çileyi bile çileden çıkarır. neyse vardım. kahvemi aldım ve hemen toplantıya geçtim. saat dokuz çeyrek oldu hala ses yoktu. sonra maillerimi açtım. bir de ne göreyim toplantı ertlenmişti. hem de iki saat. neyse dedim. sonra bir kahve daha alıp dışarıya çıktım. cebimde tabakamı aradım, buldum ve çıkarıp bir puro yaktım. beklerken ciğerlerimi biraz cilaladım. yavaş yavaş gelmeye başladılar. saat 10:30 olduğunda herkes yanımda ciğerlerini cilalıyordu. sonra hep birlikte toplantı salonuna geçip bütçe görüşmesine başladık. herkes bir kafadan konuşuyor ortalık kakafoniden geçilmiyordu. bir ara verelim dedik. sanki herkes sözleşmiş gibi onayladı. yemeğe gittik. yemekler yenild, kahveler içildi. tekrardan başladı kakafoni. neyse bunun böyle olmayacağı anlaşıldı. herkes biraz hazırlıksızdı. bitti sonunda. kurtulmuş gibi hissetim. boğuluyordum aralarında. o an düşündüm kapalı alanda sigara kullanmak yasal olsaydı odanın duman altı olacağından emindim. neyse çıktım dışarı bir puro daha yaktım ve ciğerlerimin bayram sevinci yaşamasına bir nebze de olsa yardım ettim. sonra çantımı alıp yavaş yavaş araca geçtim. eve varmadan önce deniz kenarına çekip, kahve satan bir dayıdan kahve alıp uzun uzun denizi izledim. arabanın müziği biraz açıktı sonradan fark ettim. kıstım ve derinlere daldım. sanki notların arasında dans ediyordu ruhum. ve kendimi o kadar kaptırmıştım ki! trafik memurları uyarmasa dans devam edecektim. eve geçtim. bir kahve suyu koydum. üzerimi değiştirdim. kızlar sırnaşmaya ve çıkardığım elbiseleri kokluyordı. içimden merak etmeyin sizi başka kimseyle aldatmadım cümlesi geçti. sanki hissetmiş gibi ikisi de mırlamaya başladı. kitabımı elime aldım, okumaya başladım. kendimi mürekkebin ve kağıdın dünyasına bıraktım. bir cümleye takılı kaldım.''herkesin herkeleşme yarışında herkesleşmeye çabalamıyorsan. tebrikler sende bizdensin. hoş geldin.'' yazıyordu. ve elim bir anda kağıdan ve kaleme saldırdı. sanki bir şey bulmuş gibi dipdiri kesildi zihnim ve bende bişeyler karalamaya başladım.

''ukbaları sunamam

gök kubbeyi tutamam

uzatırsan elini

kendimle kendim arası savaşında

bana barış çubuğu kurban etmiş olursun''diye bir anda yazı verdim. bana kötü gibi geldi. kağıdı buruşturup atmak istedim. lakin ellerim varmadı. neyse dedim. bıraktım. ve odama geçip uyumaya çalışmak için çaba harcamaya başladım. sonra her zamanki gibi kızalar geldi. üzerimde dolaşmaya başladı. ve rahatlarını bulduklarında hep birlikte uyuduk.