Bana bu çağ hakkında ne düşünüyorsun diye sorsalar, kendimi Yunus gibi hissederim:
"Yar yüreğim yar
Gör ki neler var"
Ülken hakkında ne söylemek istersin deseler:
"Yar yüreğim yar
Gör ki neler var"
Kendin hakkında neler dersin deseler:
"Yar yüreğim yar
Gör ki neler var"
Demek istediğim; bireyselden toplumsala hatta evrensele dünya halleri yürekte toplanıyor. Bir kitap çıkmıştı "Yüreğinin götürdüğü yere git." diye. Okumadım, kitabın adı slogan olduğu için biliyorum. Yürek bizim kültürümüzde iyiliğin, güzelliğin, mertliğin simgesi.
Ben yüreğimde Kant'ın bir sözünü evirip çeviriyorum:
"İnsan aziz (bilge, eren) olmak için vardır."
Aklımın yettiğince diyorum ki, 20. yüzyıl bilgi çağı idi, 21. yüzyıl bilgelik çağı olabilir. Olabilir mi? Aslında karamsarım. Bilgi bombardımanında iyi ve doğru olanı seçemiyoruz. Cahil, hoyrat, nobranız. Doğruya, iyiye ulaşmak için labirent var sanıyoruz. Oysa yüreğimizin sesini dinlemek yetecek. Çürümemişse yürek Hakk'a ve doğruya götürecektir. "Bilgi yanı sıra erdem ve ahlak gerekir bilgelik için." derler. Yine Kant'tan devam edeyim:
"Öyle davran ki, bu davranışında insanlığı hem kendinde hem de her bir insanda her zaman bir amaç olarak göresin, asla araç olmasın. Temel ilken tüm insanlar için geçerli olan evrensel yasa olsun."
Kant ahlakını beğeniyorum. Ama bende de yok. Hatalarım, kusurlarım çok. Allah affetsin.
Karamsarım. Erdemli toplum olmak ve bunu sürdürmek için gerekli ahlaki değerleri hiçe sayıyoruz. Hırs, haset, rekabet, şehvet, gıybet ve nefret söylemleri ile kuşatılmışız. Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri var. Dinin insanlığa yönelik söylemlerini kale almıyoruz gibi geliyor. Allah'a iman ahlak ve erdemi getirir diye düşünüyorum. İmanı kimse sorgulayamaz ama toplumdaki yozlaşmayı sorgulayabilir. Doğrusunu Allah bilir.