Toplumun nasıl bir düzenleyicisi varsa bilimin de bir düzenleyicisi olmalıdır. Bilimde düzenleyici, yöntemlerdir. Yöntem kurallarını entelektüel normlar olarak tanımlayabiliriz. Entelektüel normlar zihin düzeniyle ilgili normlardır. Her çağın, her toplumun bir zihin düzeni vardır. Bu durum zaman geçtikçe değişikliğe uğrar, düzen değiştikçe yeni bilgiler açığa çıkar. Toplumda bilimden bahsediyoruz, eğer bir bilgi üretimi mevcutsa ve bilimden bahsedebiliyorsak bu; bilgiyi üreten entelektüeller sayesindedir. Bilgi üretimi için gerekli olan yöntemleri de entelektüel belirler. Örneğin Descartes, modern bilimin kurucusu, eserinde entelektüel yöntem kurallarının temelini atmıştır. Doğru bilgiye nasıl ulaşabileceğimizi açıklamıştır. Başka bir örnek Durkheim, sosyolojiye yöntemini kazandıran kişi. Entelektüel aslında bir put kırıcıdır, devrimcidir, norm çiğneyicidir. Kendinden önceki çağın normlarını çiğneyen, düzeni bozan ve üstüne düşünen kişidir. Entelektüel yeni düzenlere yelken açarken kullandığı yöntem aslında onun kimliğini belirler. Entelektüel kelimesi ilk olarak muhalefete karşı gelen anlamında kullanılmış ve üzerine başka tanımlar almıştır. Entelektüel; en genel anlamda düşünme yetisini, idrak melekesini kullanan kişidir. Bauman için entelektüel olmanın anlamı ise kişinin kendi mesleği ya da sanat türü ile ilgili kısmi uğraşının üzerine çıkması ve içinde yaşadığı zamanın küresel konularıyla ilgilenmesidir. Bauman iki tür entelektüelden bahseder: Yasa koyucu entelektüel ve yorumcu entelektüel. Yasa koyucu entelektüeller modern çağın entelektüelleridir ve Bauman bunu eleştirmektedir. Bu entelektüeller devrimcilerdir ve 1960’lı yıllara kadar egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Bu kitap; aydınlanma çağı düşünürlerinin, entelektüellerinin radikal bir eleştirisidir.

Yasa koyucu entelektüellerin büyük teorileri vardır. Aslında kafasında belli teoriler vardır. Bu teorilere göre toplumu biçimlendirmek ister. Topluma ve iktidara yasları sunan entelektüeldir. Rousseau, bir tür yasa koruyucu entelektüeldir. Bauman, bu yasa koyucu entelektüel ile iktidar arasındaki ilişkiyi eleştirmiştir. Bacon da modern düşünürlerdendir ve "Bilgi güçtür." der. Onun da yasa koyucu tarafından söz etmek mümkündür. Bacon’a göre dünyaya hükmedip bilgisine ulaşabilirsek evrenin de yasalarını belirleyip dünyanın mutlak yasalarını bilebiliriz. Bauman da bunu eleştirir ki aslında bu sosyal bilimlere yönelik bir eleştiridir.

Sosyal bilimciler ilk olarak yasa koyucu entelektüeller olarak karşımızı çıkmışlardır. Mesela yasa koyucu entelektüel, jakoben entelektüeldir. Halk istemese bile halkı aydınlatmak isterler. Bu tavrın kendisini etik yaklaşımla ilişkilendirebiliriz. Etik yaklaşım; aslında sosyal bilimcinin, toplumu inceleyen insanın kendi yöntemlerini, teorilerini, bakış açılarını, toplumun anlayışlarını hiçe sayarak topluma dayatmasıdır. Biz topluma sadece sosyal bilimlerin yöntemiyle bakamayız, araştırmacının bakış açısıyla anlayamayız. Etik yaklaşımda bu nedenle jakoben bir taraf var. Bauman tarafından eleştirilen noktalardan biri budur. Yasa koruyucu, entelektüel devletin toplumu düzenlemek için koyacağı yasaların fikrini veren entelektüeldir. Yani iktidara malzeme sağlamaktadır ki istatistikte bu görülür. Fransız Devrimi'nde yasa koruyucu entelektüel diyeceğimiz entelektüeller vardı. Bunlar toplumu aydınlatmak, biçimlendirmek istediler. Entelektüeller toplumun sorunlarıyla ilgilenirler. Bunların sağladığı bilgiyi devlet kullanıyor. Bazı entelektüeller devlete karşı olsa bile karşıt fikirleri oluşturanlarda yeni bir devlet yapılanmasına neden olabilirler. Devlet meşru şiddet tekelini elinde bulunduran yapıdır diyoruz. Dolayısıyla entelektüel, devlete karşı olduğunda bile eğer bir devlet kurmaya çalışıyorsa ya da yeni devlet oluşumuna neden olacak fikirleri tesis ediyorsa bu entelektüelin yaptığı şey bir ölçüde problemlidir. 1960'lı yıllara kadar geçerli olan entelektüel tipi yasa koyucu entelektüel tipidir. 1960'lı yıllarda dünya genelinde ekonomik kültürel siyasi olarak birtakım değişimler gerçekleşti. 1960-70'lerden itibaren postmodern döneme geçtik, post endüstriyel çağ. Bu çağda edebiyatta, mimaride, siyasette, ekonomide doğa bilimlerinde, fen bilimlerinde birtakım değişiklikler oldu. Bauman diyor ki çok kültürlülük ulus devlettir. Yasa koyucu entelektüel, aslında ulus devlet fikrine tekabül eden entelektüeldir. Ulus devlet demek homojenlik demektir. Dolayısıyla yasa koyucu entelektüel bu anlamda ulus devletin öngördüğü homojenliği sağlamaya çalışmıştır, buna hizmet etmiştir. Halbuki biz bugün çok kültürlülüğü tartışıyoruz, küresel mi yerel mi? Kültürlerin farklılığını tartışıyoruz. Her kültüre saygılı olmamız gerektiğini tartışıyoruz. Dolayısıyla Bauman, Batı toplumlarındaki farklı alanlardaki değişimlerle birlikte aslında yeni bir entelektüel tipinin ortaya çıktığını savunur; bu da yorumcu entelektüeldir. Yorumcu entelektüelin kafasında büyük teoriler yoktur. Devrimci, entelektüel değildir. Daha öncesinde büyük ideolojiler vardı, düşünürler devrimciler toplumu dünyayı şiddete dayalı devrimle değiştirmeye çalıştılar. Devrim fikri sona erdi. Politik hamlelerde bulunmalıyız ama bu devrimle olmayacak, devrimle dünyayı değiştiremeyeceğiz. Yasa koyucu entelektüel ulus devlette homojenlik fikrine hizmet etmişti. Yorumcu entelektüel aslında heterojenliği vurgular. Yorumcu entelektüel topluma yasalar buyurmaz. Kafasında ethos yoktur. Topluma buyuracağı birtakım kurallar, mutlak ilkeler, mutlak çözüm önerileri, reçeteleri yoktur. Yorumcu entelektüel kültürleri birbirlerine tercüme eder, farklılığa saygı duymayı öğretir. Yorumcu entelektüel; kültürleri birbirine tercüme eden, büyük ethosları olmayan, meta anlatıları olmayan, reçeteleri olmayandır diyebiliriz. Şimdilerde heterojenlikten bahsediyoruz. Çok kültürlülük, farklı kimlikler gibi… Sorunların yerel olduğu yerde çözümler küresel olabilir mi? Küreselleşme söylemi, egemenlere hizmet eder dedi küreselleşme karşıtları. Küresel siyasetten, küresel kültürden, küreselleşmiş ekonomiden söz ediyorsak bunlar egemenlerin siyaset anlayışı, kültürüdür. Dolayısıyla küreselleşme söyleminde bu tür problemler tespit edilmiştir. Küreselleşmede yerel olanı göz ardı ediyoruz dediler. Yorumcu entelektüeli küreselleşme tartışmasına dahil edebiliriz.