"Bodrum katındaki küçük odamın küçük penceresi. Manzara görmemeye yemin etmiş gibi. İki farklı binaya bakar bir tek, bir de çok açarsa eğer güneş, sızdırır ışığını yatağımın ucuna gelene dek. Şimdi gözlerimin hedefinde o ışık var. Oturduğum yatağımdan sarkıttığım ayaklarıma denk gelir, demek ister ki dışarıda hayat var. Günün aynı saatinde uğrar tozlu odama, on dakika boyunca misafir olur bakışlarıma. Sonra usulca çekilir geri, bir daha da uğramaz odama. O ışık tanır beni, bilir ışıkları pek sevmediğimi.

"On dakikan var,"

Sadece on dakika, on dakika boyunca izlediğim o ışığın, yüreğimi aydınlatmak istediğini düşünürüm hep. Acaba derim kendi kendime, yeter mi içimde beni yakıp kül eden o karanlığı aydınlatmaya?

"Sekiz dakika,"

Yetmezdi, o karanlığı aydınlatmaya yetmezdi gücü. Hiçbir ışık, hapsolduğum bu karanlıktan çekemezdi beni. Yok olan benliğim. Kendimi derin bir kuyunun içine hapsetmiş gibiyim. Elimden tutup çıkaracak kimse yok, boğulmaya yüz tutmuş o kuyuda nefes almamı sağlayacak kimse yok.

"Beş dakika,"

Gözlerimi kapatmışım, bir tek ben varken ellerimden tutacak, kendime güvenmeyi bırakmışım. Ne nefes alabilmişim ciğerlerime, ne de ellerimden tutup kaldırabilmişim kendimi gökyüzüne. Sadece batmışken bu kuyuya, kendimi iyice batırmışım, ölmek istercesine.

"Son üç,"

Ölmek ister miyim bilmem, bu soruyu kendime soramam ben. Yine de bilirim ki, bundan böyle yaşayamam, bundan sonra o gökyüzüne asla ulaşamam. Ellerim yara içinde; üzerim toz duman, saçlarım kir pas, bundan böyle ben o gökyüzüne yakışamam.

"Yetmedin," Odamdan ayrılan ışığın ardından, dudaklarımdan çıkan kelimeye gülümsedim. Sanki bilmiyormuş gibi yetmeyeceğini, bunu o cılız ışığa da iletmek istedim. "Yine kurtaramadın bu karanlıktan beni."

O karanlıktan kurtulmak ister miydim? Bu soruyu da kendime sormaya hep çekindim. Oysa, kelimelerimi dökerken dudaklarımdan, o cılız ışıktan yardım istiyor gibiydim. O umudu bekliyor gibi. Yarın yine aynı saatte uğradığında odama, seni kurtaracağım demesini bekliyor gibi. Yaşamak istediğimden pek emin değilim, ama ölmekten korktuğumu da kendime bir türlü itiraf edemedim."