“Sanıyorum bu yaz hüzünlü bir yaz olacak. Öyle ki bütün akşamlar hüzünlü...” demiş bir şiirinde Turgut Uyar. Hüznü sonbaharda bilirdim çoktan beri. Sonbaharın kurumuş ağaç dallarında bilirdim. Kuşların şehri terk edişleri, renklerin doğaya küskün olduğu ve toprağın nemini içimde hissettiğim zaman anlarım sonbaharın hüznünü. İçi titrer insanın ölümü hatırladığında, sonbaharda ölümü hatırlatır ya. Ne için bu nefret baharın gidişine mi yoksa getirdiği acıların bıraktığı yaralardan mı? Doğayı insanlara benzetirim. Duygularını maske altında gizlemeye çalışanlar gibi ne yapacağı bilinmiyor. Kararsız desem çok mu karamsar olurum? Yanılmışım karamsar olan sonbahar huzursuzlukları saklayan ardından umut kapısını aralayan yine o.
Aylar geçiyor ömrümden. Saat gibi işleyen hayatım eriyor, eridikçe güzün rengini alıyor. Kuruyan yapraklara benzemiş ömrüm. Karışmışım dalgasına aldığım düzenin içine. Kaç eylül geçti hayatımdan; bazı hayaller eksilttim bilinmezliğe doğru, bazı hayaller eskittim yaşamın içinden. Benimle büyüyen çiçeğim yazdan kalma mesela. Halâ içimde tutuyorum onu yoksul aşkları sayar yaprakları. Yeri gelir o da benimle karışır düzene. Rüzgâr esintisine kapılmasın diye dışarı çıkaramıyorum. Benzemesin yaz çiçeklerine. Bakıyorum da hepsi yalana ve ölüme kalmış. Üşümüş, üstü solan renklerle örtülmüş.
Server Fethi
2023-11-10T20:54:15+03:00Selam ayna. Güzel bir yazıydı.