Benim hikâyemin sınırları,

Onların doğrusuna çarpıp duramaz.

Benim hikâyemin sınırları,

Benim hayal gücüm kadar, kimse engel olamaz.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Gerçeklerimden haberi yok.

Yürüdüğüm yolu, yediğim yemeği bilmiyor.

Hayat bana ne anlatmaya çalışıyor diyorum.

Okuyorum hayatı, soruyorum kendime.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Umut dolu içim.

Mutsuzluk da uğruyor elbet.

Yarınıma ait değil bu acı.

Geçmişin yara izleri, kaşınıyor bazen.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Kendi hikâyemin kitabını buldum ben.

O zaman bitmedi mi diyor. Ne ki hâlâ derdin?

Kitabı okumak kaldı şimdi. O da bir ömür, yeni başlıyor.

O kendi kitabından bir haber.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Güneşin altında durmuş, gölgesi yok.

Yanıyor sadece, onun da anlamı yok.

İnsanın içi, dipsiz bir kuyu.

Bir damla suya muhtaç, inmeye cesareti yok.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Ben cesurum, indim her gün.

Kaybolmayı göze aldım bin kere.

Her gün daha derinde, bir ışık daha yakıyorum kendime.

Arıyorum her gün, biraz daha tanıyorum kendimi.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.

Sonuç odaklıyı mutsuz edecek gerçek.

Dibi yok kuyunun. Kuyuya inmek ve çıkabilmek her gün. 

Huzur, mutluluk 

Süreci seven mutlu olur. Akıl vermiyorum kimseye.

Kendi gerçeğim bu, yaşıyorum.

Gelmiş hayatın sesini bastırmaya, aklı yok kendine, bana çok.