Yatağına gitmek yerine çalışma odasındaki koltukta yatmayı tercih etti. Kafasını yastığa koyar koymaz aklına birden çok düşünce geldi. İlk gelen ise lisesinin yıkılacak olması oldu. Son depremde hasar alan lisesi kullanılamayacak duruma gelmişti ve yıkılıp yeniden yapılacaktı. Aslında lisesini pek sevmezdi. İçinde yaşadığı anıların pek çoğu da hafızasından silinmişti. Lise adına aklında tek bir şey vardı: Üç yıl boyunca aynı sınıfta olup sevdiğini söyleyemediği kız. Cesaretini bir türlü toplayamamış ve nedense sevdiğini söyleyememişti. Üniversitede de aynı şehirde olmalarına rağmen hiç karşılaşmamışlardı. Sonra da unutup gitmişti. Öyle sanıyordu. Ta ki onu yeniden görene kadar. Onu gördüğünde bir yangının külü yeniden yanmıştı. Belki de o kül hiç sönmemişti. Sadece söndürdüğüne inanıyordu. İşte sönmemişti. Neden o zaman cesaretinin olmadığını sorguluyordu. Kendini çok yakışıklı görmezdi. Hatta düpedüz çirkindi. Belki de sebep buydu. Oysa şimdi durum daha da kötü olmuştu. Bir kere lisede saçı vardı. Şimdilerde kelleşmeye başlamıştı. Ne kadar yazar olsa da şimdiki gibi sıkıntılar da çekiyordu. Üstüne üstlük belirli sağlık sorunları ile boğuşuyordu. Sorumluluk alabilecek gücü kendinde görmüyordu. İşin aslı lise dönemine göre daha zavallıydı.
Koltukta doğruldu. Rahatlamak için yatacaktı ama daha da beter hale geldi. Bir türlü kafasının içini boşaltamıyordu. Her yönde bir sıkıntı vardı ve hiç gitmiyordu. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Kalktı. Bir an için ne yapacağını düşündü. Banyoya gitti. Ilık bir duş iyi gelebilirdi.