ağladık ağladık geçmedi.

gülsek, unuttuk sanıyorlar.

unutmak, onu bir daha eskisi gibi hatırlamamakla başlar.

hayalin hatırasından bile vazgeçmekle,

dalıp gittiğin her yerden onsuz dönmekle

başlar ve bitmez unutmak.

çaresizliğin döşediği bir yolun sonunda,

kabulleniş değil kaçış değil, ölmek öldürmek hiç değil,

kendi anılarından kendini silmektir unutmak.

unutmak, iki kişilik sofralardan hep tek başına kalkmakla başlar,

soğusun diye üflediğin çorbaya, yüreğindeki nârın akmasıyla.

tuzdur katılır, hiç olanı dilinde aramakla başlar ve bitmez unutmak.

sebepsizliğin döşediği bir yolun sonunda,

kin değil öfke değil, savaşıp yenişmek hiç değil,

suyun gözyaşından irkilmesidir unutmak.

unutmak, geçse de çiçek açsam diye beklediğin balkonlarda solmakla başlar.

her günü aynı yaşayıp, dursun diye saatleri kandırmaya çalışmakla,

yârden uzak gamze düşen yanağın tövbesi için gönül kurağında sa'y ederken,

hep sen eksik masalarda kutlu olan yeni yıllarla başlar ve bitmez unutmak.

hüsranların döşediği bir yolun sonunda,

"elif lâm mîm sâd" değil, isyan taat hiç değil,

araftaki mabedi yıkmaktır unutmak.

ağladık ağladık geçmedi. gülsek, unuttuk sanıyorlar.

bir efsanedir unutmak. hep aynı başlar, başka bitmez.

sizi kandırmışlar.

yansıması olmayan suretlerde görülen düşlerin ortasında,

hayatın gayriihtiyariliğinde mecburiyete dönüşen alışkanlıkların gerisinde,

dilini çözsen çağlayacak sitemlere muhafız eylediğin talimli tebessümlerin gölgesinde,

bir var mıydı, hiç mi yoktu?

kendini yenilemeyen tanıdık bir dün gibi, yoktan devşirilmiş gelecekte,

var olmayı seçememiş günleri takvimden yırtmaktır unutmak.

çıkmazların döşediği bir yolun sonunda,

yön değil sapak değil, hız çarpı zaman değil,

denklemden kendi harfini söküp yitmektir unutmak.

ağladık ağladık, geçmedi.

deliksiz uykularla günahları, anne tebessümüyle hataları temize çekebilmek,

akan suyu yeniden bir çocuk gibi hayretle ve sevinçle seyredebilmek,

masaldır olur, cadının periye ettiğinden başka kötülüğe akıl erdirememek,

meyvesiz ağaçların gölgesinde kuş cıvıltısıyla gazel yakmayı henüz bilmemektir unutmak.

sizi kandırmışlar.

ömür geçmez, dünya küçük, sevmek hep yanılgısı

ve kabul oldu saydığımız tövbenin huzuru kokan kahvenin buğusunda,

söküp parmak izlerini levh-i mahfûzdan, varlığından sıyrılmaktır unutmak.

bırakınız kemâle ermeyi bırakınız.

anka'yı hatırlayınız.

hep aynı başlar, başka bitmez.

insanın gönlünü aşındıran hiçbir şey, yılları muhatap almaz.

kabuktan ördüğü duvarın arkasında, zamanaşımına uğramaz.

açıp da kapatmadığınız yaraların kanından doğan medusa'dır, pegasus olmaz.

bir efsanedir unutmak.

sahipsiz dualara sığınmakla başlar ve bitmez.

ama gülsek, unuttuk sanıyorlar.