I.
Bir kalp kırılması gerekiyorsa, kırılır
Bilirsin
Kaçış yoktur bundan
Bir kalp sevilmesi gerekiyorsa, sevilir
Bilirsin
Arayıştır bir bakıma sevmek
Bulmak istersin kendini henüz yitirmeden
Yeni yollar bakar
Kaldırım köşesi çiçeklerine benzetirsin yaşamını
Görenin dokunmadığı, görmeyenin ezip geçtiği
Sert düşüşlerle ezilip, bir daha düzelmediğin
Öyle incedir düşlerin
Düşüşler biriktirdim
Sonra bir kule inşa ettim onlardan
Yıkıldı... üzülmedim
Bilahare yıkılışlar biriktirdim
Yakarmalarla karışık astım onları da
bir çamaşır ipliğine asar gibi
Yeni yüzler biriktirdim
Hepsinden çaldım biraz kendime
Kimi tanısam, kiminle konuşsam
Benzetti beni kendine
Hepsinin huzursuz yanı bendim bir bakıma
Huzursuzluklarında buldular beni
İçlerine baktılar, buldular beni
II.
Ona sorsam sevmemiştir
Mutsuzluğunda bulmuştu beni oysa
Konuşmuştuk hatta bir çay üstü
Karışmıştı birbirine gülmelerimiz
Ona sorsam sevmemiştir
Ama
İstemez masadan kalkmamı
Dedim ki
'bir kalp kırılması gerekiyorsa, kırılır.'
Ya kır kalbimi ya da ben gidiyorum...
Gittim sonra
Selam vermeden kimseye
Sonralara sarıp düşlerimi
İstemekten mahrum bıraktım kendimi
Sorular soracaktım güya
Kalbim kırılacaktı güya
Kendim cevapladım
Cevaplar sorulardan perişandı
III.
Bir sevgi bu denli değersizleştirilemezdi
Vahim durumdayken gelen pervasız bir 'nasılsın'dın sen
Soyutlaştırmışken kendimi dinmemekte direnen sızılardan
Eski ve bir daha doğmayacak gülümsemeydin sen
Kırılanlar kalbimde değildi kafamın tam içindeydi
İnşası bitmemiş düşlerime taşlar savuran muhalif köylüydün sen.
Samimi insan yüzleri, aşağılayıcı bakışlar
ve aceleci avareliklerin ve dalkavukça sırıtmaların arasında
İnatla gün ışığına günaydın diyen
Kovmaya korktuğum umuttun sen
Birçok şey
Birçok şeydin sen.
Şimdi yok oluşların yanı sıra
Varlığının pekte umrumda olmadığı
Umrumda olmaması adına büyük direnç gösterdiğim
Eskimeye esir ettiğim bir düş heyecanı.