Yenildim diyebilmek yaşamda mühimdir.


         Her kurtuluş yenilginin ardından başlar. Esas olan savrulup giden benliğimizin, içinde bulunduğu hüzne dur diyebilmektir. Eğer kalbimizde yer eden hissiyata söyleyecek sözümüz kalmadıysa durum sanılandan vahimdir.


         Yeniden Bismillah diyebilenler tarihi kurtuluşa önderlik eder.


         Düştüğü yerden doğrulmayan bir tek yüce insan gösteremezsiniz. Azim duygusunu yol azığı eden, istikrarı kendine kardeş bilen bir iradeyi kimse mahkûm edemez.


         Er ya da geç menzile varır o kalbin sahibi. “Aslolan yürektir” derken Nazım Hikmet bunu kast eder. Büyük yazarlar, büyük yaşamların ürünüdür. En iyi onlar bilirler yeniden doğrulmanın ne demek olduğunu.


    İsmet Özel ” Toparlanın gitmiyoruz!” diyerek mücadele azmi aşılar.


Sezai Karakoç “Müslüman Allah’tan ümit kesmeyen insandır” diyerek bilinçleri kuvvetlendirir.


Nazım Hikmet “Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte, yani yürekte” diyerek kalbimize bakmamız gerektiğini anlatır.


Onlarca şair, onlarca dizesini yeniden ayağa kalkmak için çabalayan insanlara adamıştır.


Onun içindir ki yenilgi duygusu, insanın kalbinin en büyük düşmanıdır. Geçmişiyle savaşan geleceğindeki yazgıya kavuşamaz. Ortak bir oyundur hayat, hatalarımız ve kalbimiz arasında gidip gelen.


Ders çıkarmaktan korkmayan, hakikatin sallanan kılıcına tanıklık edenlerden olmak, kurtuluş için göreve atılmanın ilk adımı değilse nedir?


Yapılan her hata kutsal bir bilince erişmek içindir.


Tarihi sayfa sayfa araştırsak, yazılan her şeyi onlarca kez ezberlercesine okusak, hatasından ders çıkarmamış bir tek kişi bulabilir miyiz?


Bir formülü var yaşamın öyleyse. Hatalardan ders çıkaran, yenilgi duygusunu bertaraf eden, insanı var olduğu andan itibaren “menzil değil yol güzel” dedirterek serüvenini gösteren bir formül.


Bunu anlamak sanıldığı kadar zor değil. Peki ya uygulamak?


Kaç kişi şairlerin yaşantılarını anlattığının farkında? Kaç kişi yeniden yola revan olabilecek kadar cesur? Kaç kişi hata yaptım diyebilecek kadar erdemli?


En başta bu satırların sahibi olarak kendime soruyorum.


“Yeniden bismillah” diyebilecek bir kalbi ilmek ilmek işleyebildim mi? Kurtuluşa götüren hürriyeti, iman duygusunu yaşayabildim mi?


         Hayat reçetesine yazılmış sözleri, merhemlerim gibi aksatmadan dakikası dakikasına benliğime karıştırabildim mi?


         Uzun ve çetrefilli soruların etrafında şekilleniyor hayatımız.


         Kalem ehli olmak ümidimizi diri tutuyor. Bu da az şey değil ki!