O bizim mor güllere ne oldu sahiden?

İstemiştim boş bulunup,

Kırmızı güllerin sahibinden.

O bizim mor sümbüllere ne oldu sahiden?


Yoldan çıkma derler adama.

Yoldan çıkmayan,

Varır mı yolun sonuna?

Yol yürür,

Yol yürür, evladım benim.

Sen yürüyemezsin yol kadar.

Yolun sonu yavrucağım,

Yolun sonu,

Yürümeyi bıraktığın yerdir.


Yolla birlikte yürüse insan,

Mutlu sonla biter mi?

Biter mi hikâyeler?

Her hikâyenin sonu ölüm.

Hikâyeler gider evladım,

Sen gidemezsin hikâyeler kadar.

Mutlu olup anlattığın,

Mutlu sonludur,

Nazarında sonsuz olmayan insanın.


Bak yavrucuğum bak!

Aha bu ağaç bilmem kaç yüz yaşında,

Kaç gülüşü şereflendirmiştir,

Kaç hüznü anı defterine yazmıştır...

Koca koca dallarını boğan,

Yeşil zarif yapraklarıyla,

Sor ona,

Nedir mutlu son diye,

Sor bakalım...


İnsan tahammül edemez sevmediğine.

Önce sevmesi gerekir,

Sevmiyorsa, bal ne ki,

Seviyorsa zehir, sor ne o diye,

Bal, bal! Bal der ki...

Öğrenmeyi sev,

Yaşa şu güzelim hayatı,

Sıkılacak kadar yaşa!

Bir hakkın var yavrum,

Onu da etme kendine zakkum.

Güller gibi yaşa.

Aşk olsun en yüce arzun...


Ölümü sev!

Ya eve döneceksin,

Ev değilse dünya,

Ya gurbete gideceksin,

Evinse garip dünya.

Ölümü sev yavrum,

Ondan önce seveceğin çok şey olsun,

Her şeyi sev bir parça,

Ölümü de es geçme yavrum.