“Yeşil ipek gömleğinin yakası,
Büyük zamana düşer.
Her şeyin fazlası zararlıdır ya;
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.”
Cemal Süreya
Onu içimize düşürdüğü karanfilden tanıyoruz, hepimizin eğilimi var o karanfile. Kurduğu masadan biliyoruz; süt, yumurta, ekmek ve biraz yaşama sevinciyle. Kapalıçarşı’da turistik eşya satan bir dükkanda biliyoruz onu, üst katında şiirler yazıyor. O her yere yetişen, hiçbir yere geç kalmayanlardan. Bir Ahmet Abi’si var dilinden düşürmüyor. Haykırmak istediği küçük zaman dilimlerinde bir mendilin kanamasını sorguluyor. Sıradan ve kimi zaman boynu bükük bilinse de içinden öyle gelmiyor aslında. ‘İnsan yaşadığı yere benzer.’ diyor, böyle açıklıyor. Derbeder görünmüyor ama dikkat çekebilecek kadar özenli de değil.
Edip Cansever’in şiirlerinde yalnızlığı ve hiçliği derinden hissettiğini görüyoruz, iç ve dış çatışmalarına şahit oluyor, kendiyle iletişimsizliğine şaşırıyoruz. Dünyaya gelişinden itibaren insanı tanıma çabasına hayran kalıyoruz. Varoluş mücadelesini ortaya koyarken, bakmanın değil görmenin önemini birbiriyle konuşan kelimelerle, kelimeler bir olduklarında oluşan imgelerle anlatıyor.
Hep bir arayışı, bir kaçışı çağrıştırıyor bize, trajedilerini ustaca kaleme döküyor. Hem acının derin katmanlarında geziniyor, hem de acıyı yüceltme yöntemini bulmuş. Bir insan olarak acı çekerken, bir şair olarak acılarını sanata dönüştürebiliyor. Yere dökülen bir un sessizliğinde, fazla şiirden ölüyor.
“O ben ki
Bir kadında bir çocuk hayaleti mi
Bir çocukta bir kadın hayaleti mi
Yalnızca bir hayalet mi yoksa
Ne peki
Yere dökülen bir un sessizliği mi
Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi
İşini bitirmiş bir org tamircisinin
Tuşlardan birine dokunacakkenki
Dikkati ve tedirginliği mi”
Sena Türkmen
Mirza Şamil Sözal
2024-04-18T21:17:43+03:00Can şaire candan bir vefa borcu, ne hoş ne nahif.. Teşekkür ederiz🌹, ezilmiş bir gül hüznüyle bir şey eklemek isterim ki burada Süreya’nın bilip belki de geçiştirmek istediği, Turgut Uyar’ın kestiği bir şeyler var.. Ki: düzeltemeden duramıyor Can Şairim: …
“Sol yanım darmadağın
Işıklarını yakmış oturmuşsun kalbine
Bekliyorsun kim sever?
Çok şiirden değil, yalnızlıktan öldü Cansever..”
Çok şiir değil.. Yalnızlıktan..
Şiir belası/sevdasında ateşi yüreğime yerleştiren Can şairi hep Sona Kalsa’nın bu bölümü ile uğurluyorum ziyaret sonralarında:
“Kadranı kırmızı saat
Plasterle tutturulmuş kırık cam
Şurda burda plastik çiçekler
Evet, aralık kapıdan soğuk geliyor
Tam kalbimin üzerine bu akşam.
Ölüm
Sen en güzelsin bu saatlerde
Büyütmüş yetiştirmişsin beni
Söyler miyim hiç sana hayran olmasam.
Bugün de ince, bugün dekırıldı kırılacak
Bugün de
Tam nerede kalmışsam.”🥀
Reyhan Polat
2020-05-29T00:57:15+03:00Sıkı bir Edip Cansever aşığı olarak çok beğendim. Kaleminize sağlık.
Sena Türkmen
2020-04-26T05:15:03+03:00Çok teşekkürler. :)
Muhammed Dalpalta
2020-04-26T01:02:38+03:00Edip Cansever'i iyi tanımanın yanında metniniz kendi içinde de değer taşıyor. Elinize sağlık.