İçimde ne var da bu kadar efkara boğuyor Tanrı’m, elimden tutmayı bıraktın mı?

Çünkü beni ayağa kaldıran yalnızca sensin.

Var olmanın inanılmaz yükünü bir hamal gibi taşıyorum. Ağır roman misali içimdeki tarifsiz hüznü yansıtan kalbim… Düşüyorum Tanrı’m. Nedenini bilmeden bir savaşın içine düşüyorum. Barış çığlıklarının artık kabul ettiğim hasretin altında eziliyorum. Fark ettim ki ben alışamıyorum Tanrı’m. Bu dayanılmaz yükü biraz olsun hafiflet n’olur, taşıyamıyorum. Duy beni, gör pamuk ipliğine asılı benliğimi. Yanılmış olabilir miyim Tanrı’m? Elimi tutmayı bırakmadın mı? Aramızdaki bu kasvetli bulutları dağıtır mısın? Ben en çok sensiz kaldığımda yalnızlaşıyorum. Elimi tut Tanrı’m. Tut ki bir daha düşmek gelmesin ruhumun içinden. Teslim olayım huzurunda. Gökyüzünden delice yağsın yağmur. Ben yağmura aşığım çünkü oradasın sen, oradasın işte. Ben aşka aşığım. Aşık olmaya hazırım. "Yeryüzü aşkın yüzü olana dek" beklemeye razıyım.