yeşil bir hayalin içindesiniz

silüetiniz tek, beyazlar içinde


körpe yağmurları yağdıran kadın, inanmıyorum size ve sizin gibilere. siz ki her şeyi abartan 

olmadık durumlara yalanlar uyduran ve her olguyu bir kalıba sokmayan çalışan birisiniz.

saygısızlık etmek istemem size efendim ama ne siz kimsiniz ne de sizsiniz.


yelkovan bir yüktür akrebe esasında ama ayrımlarını bir türlü yapamadım ben.

size yük de olmak istemem ama müsaade edin yanınızdan devam edeyim yoluma. belki

çakışık doğrular gibi aynı oluruz. aslında bütün kitaplar onlar farklıdır der ama

ben genellikle kitapları dinlemem efendim. bakın tükürdüğümü yalıyorum yine size 

efendim demekle. samimiyet algımı yitirmiş durumdayım. sanırım size sen desem daha doğru,

daha da mutlu olurum ama nedenini bilmediğim bi etki var üstümde ve ben size sen diyemiyorum bir türlü.

bana her şeyden uzak ama çoğu şeyden de yakındasınız.

duvara bir saat asmışlar ve beni gel şu saati sök yerinden diye çağırıyorlar odaya. ama oda nasıl

karanlık bir görseniz. karanlığı algılamam çok zor aslında efendim ben kör biriyim. ne zihnim

ne gözüm görmez ve hissizin tekiyim. ama şöyle bir durum var ki efendim ben çok konuşurum.

sadedine gelemem belki ama iki üç kelime edip sizi bırakabilirim.


körpe yağmurları yağdıran kadın, size ne hakaret etmek isterim ne de yanınızda bulunmak. tek isteğim

aramızdaki muhtaçlığı kaldırmak. silik bir köşede ağlayan insanları beraber teselli etmek ve 

yeşil bulutlar aramak için sizi çağırıyorum.


yüzlerce insan durmuş kapımın önüne efendim bu ne cüret? 

ben çokmuşum ve oradan oraya zıplıyormuşum. evet doğrular inkar yok. lakin size kendimi kibar

konuşmak zorundaymışım gibi hissediyorum. 


yalnız bildiğim bir durum var ki efendim:


yeşil bir hayalin içindesiniz

silüetiniz tek, beyazlar içinde