Önce bir kapıdan geçtim. Kocaman, ağır, demir kapıyı ufak bir uğraştan sonra açıp içeri girdim. İki büyük ceviz ve bir ayva ağacı karşıladı bizi. Ayva ağacının gölgesinde kalmış ama ihtişamlarından zerre ödün vermeyen mor çiçekler yol gösterdi. Kocaman bir asma vardı, çiçeklerin son bulduğu yerde. Asmanın önünde yatan bir çift kedi. Anne kedi ve dünya güzeli yavrusu, başladılar anlatmaya:


- Hoş geldiniz, yavrum henüz bir aylık ben bu evden çok uzaklarda bir çöplükte doğdum. Bir şekilde Tanrı yarattığı kediye yardım etti ve beni bu muhteşem eve gönderdi. Yavrumu burada doğurdum. İyi ki. Bu evdeki kadın bu zamana kadar gördüğüm en iyi âdem evladı. Siz de bilin ki çok şanslısınız, hayat yolunuz bir şekilde buraya çıkmış. Buyurun şöyle geçin, asmaların ve üzümlerin sonunda yeşil bir kapı var. İster kapıyı çalın ister ev sahibine seslenin, gerektiği gibi ağırlayacaktır sizi. Eğer baş tacı olacak insanlarsanız o bunu hemen anlar ve size hak ettiğinizi eksiksiz sunacaktır. Buyurun Tanrı’nın misafirleri.


Babam ev sahibine seslendi, yeşil kapının ve camekan balkonun ardından bir ses geldi:


- Kapı açık, içeri girin. Bir kadın sesi ama her yerde duyabileceğimiz türden değil. Anlamlandıramadığım bir sıcaklık ve enerji taşıyan sesin kaynağı, camekan balkondan gözüküp gülümseyen bir yüzle yeşil kapıyı sonuna kadar açtı. Kucak dolusu sevgi ve sonsuz gülücük. Bizi evine davet etti. Biz o güzel bahçede oturmayı yeğledik.

Asmanın altına oturduk, kafamızın üstünde sallanan salkım salkım üzümlere baktık, onlar da bize baktı. Üzüm salkımlarından en büyük olanı burnumun çok yakınında idi. Kokusunu içime çektim, kor üzümün. O da oracıkta göğsümü yardı, kalbime baktı. Boynumu kokladı üç defa kalbimin atışını dinledi:


- Hoş geldiniz. Evin erkeği, bu görmüş olduğunuz kadının eşi yıllar önce bizi evin önüne dikti. Eşini kaybettikten sonra her güz bizi budar, düzenli suyumuzu verir. Merhametli, bir o kadarda zeki bir kadındır. Gördüğüm en çalışkan insandır. Benim için bahçe için çok emek verir, ben de her yıl verimli, tatlı bir üzüm olarak ona teşekkür ederim. Bu güzel gönül bağımızdan dolayı onu kimsenin üzmesine istemem. Şimdi göğsünü açtım ve baktım yüreğinde inanç var. Yüreğinde gerçek inancı taşıyan âdem evladından kimseye zarar geldiğini görmedim. Neye, niye, nasıl inandığınız önemli değil yeter ki gerçek inancı ve temiz iyiliği kalbinizde barındırın. Bu görmüş olduğunuz bağ üzümleri her etnik kökenden, farklı dinlerden, coğrafyalardan insana kısmet oldu. Herkes üzümlerimizden yedi. Şimdi de siz.


Ve yeşil kapı tekrar açıldı; sapsarı tenli, al yanaklı, parlak bakışlı ve boncuk işlemeli yazması, puantiyeli siyah eteği elinde bir şişe kolonya ile geldi. Limon kolonyasını özenle her birimizin eline döktü. Önce babam sonra annem en son da bana. Kolonyayı bana ikram ederken özellikle gözüne baktım, gözünün en içine. Keskin limon kolonyasının ağır kokusu, elimdeki hiç geçmeyen yaraların sızısı, sağ gözüme gelen öğlen güneşi ve sol gözümü sağ gözüne diktiğim büyüleyici anadolu kadını. Babam sordu:


- Çerkez misiniz?

- Evet, Çerkezim. Has Çerkez. Anam da Çerkez, babam da dedem de ebem de...

Bunları çok alçak sesle ve nazlı bir gülüşle söyledi. Çerkez olmaktan çok mutluydu ve bunun için kendini özel hissediyordu ama yıkmak ve kırmak fıtratında yoktu.


Ve yeşil kapı tekrar açıldı. Ağustos ayının ikinci haftasında. Bozkırın tam ortasında, her yanda saman tozu ve samandan, hasattan muhabbetlerin en derinine sıcacık çaylarla geldi. Altmışlı yaşlarında, hayatın en derin acılarını ve sevinçlerini yaşamış, fedakâr, Çerkez güzeli o füsunkâr kadın. Bizim için üç kere açılıp kapanan bu yeşil kapının bize sonsuza dek açık olduğunu söyledi, Çerkez kadın. Boncuklu yazmasını pamuk elleri ile başına yamşak yapıp yolcu etti bizi. Ne zaman biteceğini bilmediğimiz yola düştük. Büyük demir kapıdan çıkarken kedi, son bir kez bana bakıp göz kırptı. Bu yol biter mi, yolun sonu nereye varır, bilmiyoruz. Ama yolcu olmak her şeye rağmen güzel. Bir gün bir kapı ile karşılaşırsın ve o kapının büyüleyici masalında kaybolmayı seçersin. Bu yol bitmedikçe bu güzel kapılar ve o kapıları sonuna kadar açan kadınlar da hiç bitmeyecek.