''tüm bunları uzunca bir süre düşünme fırsatı buldum ve sol yanımda sana olan acımasız davranışlarıma tezat kavrulmuş bir yürekte buldum. her şeyi tek başına sırtlanmanı istemiyorum genç devrimci. üstüne titriyorum çünkü görebiliyorum yaralarını. sadece bedenindekileri değil, yüreğindekileri de görebiliyorum, dışarıdan yırtıcı bir aslan gibi görünüyorsun ama içinde kanadı kırık bir güvercin var, ben görebiliyorum. kendi açtığım yaraların affını sunuyorum sana. ben gaddar, yüreksiz ve acımasızım devrimci, nedenlerle ilgilenmeden sonuca odaklanırım. yumruklarımla konuşurum, sözümü dinlemeyene dişimi gösteririm. suratsız bir komiserim. lakin son zamanlarda kendimi sana dalarken buluyorum, tutup çıkarıyorum kendimi o okyanustan. evet, biliyorum. sen devrimcisin, sence yanlış olan alışılagelmişi değiştirmeye uğraşırsın. hükümete aykırısın. ne talihsizliktir ki ben de kelepçeleriyle seni karşılayacak olanım. davan uğruna okulundan oldun, arkadaşlarından oldun, ailenden oldun devrimci, benden de ol istemiyorum. o yüzden uzak duruyorum senden. uzaktan uzaktan yanında oluyorum. çünkü devrimci, benden de olursan hayatından da olursun. senin gibi deli dolu bir genci dizginlemezsem yok olup gitmenden endişeleniyorum. bunu görev biliyorum. henüz gensin, toysun. anlayamazsın, amacımın senden kaçmak değil de ikimizi de korumaya çalışmak olduğunu anlayamayabilirsin. ne de olsa aklında da kalbinde de yalnızca davan var. çok düşündüm, çok münakaşaya girdim kendimle. kapımı çarpıp çekip gittiğin o gün asi devrimcim, tam da senden beklenildiği gibi bir kere bile tereddüt etmedin, arkanı dönmeyi düşünmedin. fakat ben acizliğimi gizlemeden senin arkandan o gri kapıya belki dakikalarca, belki saatlerde, belki de günlerce baktım durdum. bir erkek olarak başka bir erkeği sevme fikri değildi beni uçurumun kenarında sallandıran, bir komiser olarak bir devrimciye tutuklu kalmaktı. affet beni deli yüreğim, korktum. büyük cüsseme, belimde silah taşımama ve hatta komiser olmama rağmen korktum. kendimi tehlikeye atardım, ben bulurdum sıyrılmanın bir yolunu ama seni kendi ellerimle nasıl koyardım kurtların arasına? söyle bana devrimci, savunmasız bir sivil olarak sen nasıl kurtarırdın ki kendini? ama sen anlayamazsın zaten kafamda dönen uçsuz bucaksız düşünceleri. sen ki gözü kara, yarınını düşünmeden hareket eden bir isyankarsın. belki anlamaya çalışmazsın bile. soruna cevap vereyim: bir devrimci bir komisere gönül veremez değil lakin vermemeli. verme gönlünü bana devrimci. iyi bakamam ona, koruyup kollayamam. ben yalnızca parçalayıp atmayı bilirim. o yalvaran gözlerini çıkaramıyorum aklımdan, o halde her şey istediğin gibi olsun. bana kin beslemeye devam etmeyi istiyorsan seni kendimden nefret ettirmenin bir yolunu bulurum ben devrimci. nihayetinde en iyi becerdiğim şey de bu değil mi? tüm tanrılar şahidim olsun ki bir sonraki karşılaşmamızda kalbini tuzla buz edeceğim, yakandan tuttuğum gibi nezarethaneye fırlatacağım seni. daha sonra göz yaşlarına sebep olduğum için silahımın namlusunu kendi kafama dayayacağım devrimci; gözlerimi kapatıp yaşadığımız bu iğrenç dünyaya, karşılaştığımız bu yanlış zamana küfürlerimi sunacağım.''