İki bin yirmi iki. Benim için ve aslında birçok kişi için unutulmaz bir yıldı.

Özellikle kasım ayı dememin sebebi, bu ayın benim için önemi.

Bu yıl tüm duyguları içerisinde barındırdığım bir yıldı. Çokça mutluluk, tabii ki bunlar benim zannettiğim mutluluklar. İki senemi bağladığım, saplantılı olduğum saçma bir flört ilişkim bitti. Acı vermedi. Üzüntü de vermedi. Yalnızca rahatladım. Zamanıma biraz yandım ama hiç mühim değil. Tabii kendisi bir ay sonra biriyle ciddi bir yola girmiş. Ne istediğini bilmeyen, gereksiz ve saçma davranan biri için fazla kalmıştı hayatımda. Bu da mühim değil artık.

Bunun dışında kaygı bozukluğumun hat safhada olduğu bir sene... Öğrencilerimi dert edindiğim, iş yerinde sorunlar yaşadığım, yen bir iş ile yeniden umutlandığım...

Ve yeni işimde yine hayal kırıklıklarım, yine istifa... Anksiyetemin artıp bunu depresyona çevirmesi... Alkolik olmam...

Bu senenin bence en kötü olayı buydu benim için. Gece gündüz, zaman fark etmeksizin... Annemin ve dostlarımın endişesi. Bu uğurda söylediğim yalanlar ve harcadığım paralar... Duygusal yeme bozukluğu... İlaç koleksiyonuma bir başkasının da eklenmesi...

Şu an daha iyiyim. İlaçlara borçlu olduğumu düşünüyorum bunu. Sabahları erken uyanıp koşu yapıyorum, spor yapıyorum. Zayıflamaya uğraşıyorum. Yoksa mutsuzluğum temelli olacak. Şu an iki kilo verdim bile.

Yıllardır istediğim diş telini taktırdım ve yemek yiyemiyorum düzgünce. Kilo vermemin en büyük sebebi bu bence.

Gelelim kasım ayına. Kasım ayının başında yedi senedir görüşmediğim çocukluk arkadaşımla yeniden bir araya geldik. Birbirimize biraz kırgındık, ben öfkeliydim de. Fazlaca derin ve aslında çözülmesi gereken konular vardı. Ağlaya ağlaya konuştuk ve artık bırakmayacağız birbirimizi. Akabinde hayatımın en büyük karmasını yaşadım ve sanki Sisifos'muşum da Tanrı cezamı sonlandırmış, sırtımdaki kaya yok olup gitmişti. Ceza çekme sırası artık başkasındaydı... Yıllar sonra bunları duymak benim için çok mühimdi. O günden sonra her şeyin benim için daha iyi olacağına emindim. Sabretmiştim ve yavaş yavaş olacaktı bir şeyler.

Kasım ayı, kendi değerimi fark etmemi sağladı. Ne kadar önemli bir insan olduğumu daha iyi anladım. Bu hayatta neyi istemediğimi tam olarak anladım. Bu anlamda neyi istediğimi de... Şimdi bu istek için çalışma vakti. İki bin yirmi üç bu gaye ile geçecek.

Ha, bir de kendime on sekizlik bir çıtır manita buldum. Gözleri, saçları o biçim. Hoş zamanlar...

Hepimizin her anın daha kıymetli ve daima kıymetli olmasını diliyorum.