Kendisini okumanın bazen engin denizlerde bazen de kızgın çöllerde yolculuk yapmak gibi olduğunu düşündüğüm, insana kötü bir hikayenin zamanla mutlu melodisi olan bir şarkıya dönüştürülmesi gibi buruk bir gülümseme veren yazar. Yıldızın Saati, belki de ana karakterinin adını seslice duyabildiğimiz biricik ve muazzam eseri...

"Kimse sokakta ona bakmıyordu, soğuk bir kahveden başka bir şey değildi o." (syf. 32)

"Eğer hayattan çok keyif alırsa büyük cezalara çarptırılacağını hatta ölebileceğini sanıyordu. Kendini ölümden az yaşayarak korudu, yaşamının o kadar azını tüketiyordu ki böylece yaşamı hiç bitmeyecekti." (syf. 38)

"...gerçekler sert kayalardır. Kaçamazsınız. Gerçekler dünyanın konuştuğu sözcüklerdir." (syf. 85)

"Soruyorum size:
— Işığın ağırlığı nedir?" (syf. 102)