Bilmem kaç kat göğün ardında neler olduğunu, ve Tanrı'nın tasvirini bilemezsem aidiyeti öğrenemem. Köklerin sonunu görmeden kök salmayı anlayamam. Anlatamam. Ama kök salmadan da yeşermiyor çiçek, doymuyor meyvesiz karın. İşte bu acziyet köklenmek için kıvranıyor. Oysa kavrayış yeteneğimin sınırları var, evet bu canımı çok acıtıyor da olsa doğru. Ben küçüğüm, inanılmaz boyutta ufağım. Zamanı ipleyemem ya da Toprakça'yı zamanından önce öğrenemem. Fakat karanlık olanı aralamadan da, o kusursuz pinhanı bulamadan da yaşayamam. Bu yabancılık ile sokağa, insana, güne, dünyaya kök salamam. Sıradana, uyuma kardeşlik edemem. Şaşırmayandan da şaşırmamaktan da tiksinirim. İsmim 'Civarsız' olarak anılsa dahi alışmaktan korkarım. Alışmaktan kaçarım.