yürüdüğüm yollara saçıyorum öksüz ezgileri

boynum bükük peşimden sürüklüyorum zamanı

büyüttüğün ağaçtan topluyorum umut şarkılarını

iç çekmelerimle tekrarlıyorum sen geçen nakaratları

 

suskun gevezeliğimle

cahil bilgeliğimle 

biliyorum olmuşu, olanı ve olacağı

kahve fincanına düşmüş falcı değilim

yok oğlu yok bir aşkın divanesiyim

 

korkunun eşik duvarını aşalı asırlar oldu

saklayamıyorum seni kaybetmekten korktuğumu

ışıktan askerlerimle her gün güneşi kuşatıyorum

yine de yüreğinde müebbet ısıtıyorum kendimi

 

suskun gevezeliğimle

cahil bilgeliğimle 

biliyorum olmuşu, olanı ve olacağı

kahve fincanına düşmüş falcı değilim

yok oğlu yok bir aşkın divanesiyim

 

düz yolların unuttuğu yokuşlarda

ağır geliyor sevdanın yükünü taşımak

bir sözcük bile olsa bulmalı anlamını

ya aşkı nereden alıp nereye koymalı

 

suskun gevezeliğimle

cahil bilgeliğimle 

biliyorum olmuşu, olanı ve olacağı

kahve fincanına düşmüş falcı değilim

yok oğlu yok bir aşkın divanesiyim

 

her sabah bir öpücük konar pencereme

sarar tek kişilik odamın yalnız duvarlarını

kanatlarımı takarım gezerim cihanı

sensiz dönerim yine kafesime

 

suskun gevezeliğimle

cahil bilgeliğimle 

biliyorum olmuşu, olanı ve olacağı

kahve fincanına düşmüş falcı değilim

yok oğlu yok bir aşkın divanesiyim