Yalnızlığımı hapsettiğim duvarların

içinde boğulmaktayım.


Pencerelerimde siyahi perdeler,

gün ışığı da yok.


Geceden kalma şişelere takılıp

kırıyorum onları.


Sonra oturup ağlıyorum başında,

sonra aniden gelen bir kahkaha.


Saçlarım uzamış bir hayli,

üzerimde günlerdir yıkanmayan bir elbise.


Radyo açık kalmış;

Siyasi gündemler, duygusal parçalar

ve soğuk espriler vardı devamında.


Kalktım.

Yürümeyi unutmuşum adeta

tökezleyerek girdim mutfağa.


Dolap boş, maşa boş, tezgah boş...

Tıpkı ben gibi.