Ben bir gece

hesap vermeden kimseye

gidebilirim

Yok sayın beni

İsmail’i de

Merdiven benim için gıcırdar

Sabah ezanı Ferhah ağabey için okunur.

Güneş doğmaya yakındır

İsmail varsayımlara tabidir

Yaşamayı tekrar düşünürüz belki

Bilmem kaç kez yenildikten sonra

Ben ofsaytı bozmaya çalışırım

İsmail zaten kabullenmiştir mağlubiyeti

Biz bu maçı ancak varsayımlarla çevirebiliriz

Artık Konfüçyüs bile bize akıl veremez

Maradona desen

Dünyaya bir daha onun gibisi gelmez

Zaten Tanrı'nın eli ancak bizim topumuza dokunmaz

Kolay mı Maradona olmak

Yok sayın İsmail’i

Beni de yok sayın


Biliyorum, 

bir gün kaygılı ve kalabalık hayatlarından çıkıp bizi arayacaklar

Bizi yani, hepimizi

Ben, Ferhan ağabey, İsmail ve Konfüçyüs

Selam edip bütün dünya telaşlarına

Sırtımızı döndükten sonra siktir çekeceğiz


Sert eser gideceğimiz yerin rüzgarı

Atlar vardır oralarda

Bize sakatlığımızla ve kırığımızla barışık yaşayamayacağımızı hatırlatan güzel atlar

Ben başımla inatlaşıp ağrısının geçmesini beklerim bir köşede

İsmail atları izler, izlerken göz bebeklerine dur diyemez

Olur olmaz bir köşede boşluğa bakar İsmail

-üzülme koca at, varsayalım hiç sakatlanmadın-

Düşünür sonra bir süre

İşte tam o süre zarfında yok sayın bizi

Konfüçyüs aramıza sızdı

Benim varoluşum meçhul

Ferhan Şensoy öldü

Yok sayın İsmail’i.