yokluğunun hali acı, tadamıyorum


soğuk bakışlarının ortasında yalınayak yürümenin,

herhangi notasından başlamaya bir türkünün

ve ceplerinden gökyüzünü çalmanın bedelini ödüyorum.


açmıyor kır çiçekleri

ki topuklarınla ezmenin toprağı,

yoğurmanın, ruh üflemenin, bir adı vardı

kuyruksuz kedilerin, topal sevdaların ve sigara sarmanın.


rüzgarı göğsünde yumuşatmak senin işin değil!

sen bir kurşunun göğsünü tarazlamasına alışmışsın,

bir şehrin kahkahalarını yanaklarından sıyırmaya.


oysa biz üç kişiydik, bodrum kattaydık

çiçekler yetiştirirdik güneş görmeyen.

diken kaynatırdık katranlı gecelerde

bir şarkı mırıldanır şarap içerdik

evet evet şarap içerdik ne kadar ayıp

bir şarap içerdik seni anardık

seni allah sanırdık

çünkü bunca güzel şeyi ellerinde tutardın

ellerin sararmıştı, tütün sararmışsın belli, orta karışık

gözlerini göremezdik ağlardık.

bilmezdik bir ekmeği ikiye ayırmayı

yokluğunun hali acı-


kemendin boynumun salıncağı.